:: Site Haritası           :: Diş Randevu         :: Bizi Takip Edin

 

 

   

   

Tedaviler Menu

Güncel Haberler

Doğal Yollarla Diş Beyazlatmak Mümkün mü?

Doğal Yollarla Diş Beyazlatmak Mümkün mü? Beyaz dişler ve ışıltılı bir gülümsemeye sahip olmak herkesin isteğidir. Ancak çay ve sigara gibi dış etkenler, dişlerin beyazlığını kaybetme... Devamını Oku...

Doğal Yollarla Diş Beyazlatma

Doğal Yollarla Diş Beyazlatma Diş beyazlatma ve dişleri güçlü tutmak için doğal besinlerden yararlanabilirsiniz. Ağız ve Diş Sağlığı Hekimleri, çilek, portakal ve elma si... Devamını Oku...

Hedef Sıfır Çürük! ACFF

Hedef Sıfır Çürük! ACFF Farklı ülkelerden uzman diş hekimlerini çatısı altında buluşturan “Diş Çürüğüne Karşı Güç Birliği” (Alliance for a Cavity-Free Future/ACFF) g... Devamını Oku...
Previous
Next
Dişleri Kaç Dakika Fırçalamalı? Doğru Diş Fırçalama Tekniği, Çürük Oluşumunu EngellemeAğız Diş sağlığını korumanın temelinde ağız ve diş temizliği yatıyor.Bu sebeple diş fırçalamaya ayrı bir titizlik gösterilmeli; iyi bir fırçalama 4 dakikanın altında olmamalı, diş fırçası üç ayda bir değiştirilmeli. Çürük oluşumunu nasıl önleyebiliriz? Çürük oluşumunu engelleme; beslenme alışkanlıklarının ...
Yetişkinlerde diş kayıplarının büyük bir çoğunluğu diş etlerinden ve dişleri çevreleyen kemikten kaynaklanır. Dişeti hastalıklarına, film tabakası kalınlığında, dişlerin yüzeyine yapışan ve plak denilen bakteriler sebep olurEğer plak temizlenmezse tartar (kalkülüs) denilen diştaşlarına dönüşür. Plak ve diştaşlarının birikmesi ağzımızda tahrip edici bakterilerin çoğalmasını sağlar ve bunun ...
Estetik diş hekimliğinde  her geçen gün metal içeren porselen yapılardan vazgeçiliyor. Daha sağlıklı daha estetik ve daha direçlilik gibi istediğimiz tum özelliklere sahip olan bu sistemde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir alaşım olan zirkonyum kullanılır. Zirkonyum esaslı porselenleri hem ön dişlerde kullanabilecek kadar doğal olmaları, hem de arka dişlerde kullanılabilecek sağlamlıkta ...
Niçin kanal tedavisi yapılır? Öncelikle şu bilinmelidir ki, doğal dişin yerini hiç bir yapay diş tutmaz. Dolayısıyla doğal dişlerimiz tedavi ederek son noktaya kadar korumalıyız. Dişlerimizden biri hastalandığında en bilinen koruma yöntemlerinden biri de kanal tedavisidir. Kanal tedavisi hasar görmüş dişlerin korunmasında yardımcıdır.Pulpa (sinir, kan, lenf damarlarını ...
Diş telleri kusurlu ısırma (malocclusion) ile kayan dişleri düzeltmek için kullanılan bir yoldu. Ancak bugün bazı durumlarda geleneksel ortodonti tedavilerinde kullanılan braket ve tellerine gerek kalmadan dişleri düzeltmeyi sağlayan şeffaf plak ile ortodonti sistemi bulunmaktadır. Braket takmadan şeffaf plaklarla yapılan ortodonti sistemi, dişleri aşama aşama yeniden yerleştirmek için bir seri ...
Dişeti Manikürü - Diş Eti Estetiği (Gingivoplasti) Göze hoş gelen, uyumlu ve temiz bir gülümseme oluşturmanın ilk adımı diş ve dişeti uyumunu  sağlamaktır. Güldüğümüzde gözüken dişeti miktarı, dişlerimizin görünümünü de etkiler. Asimetrik dişeti kenarları ,dişlerimizin düzensiz ve gülüş hattımızın eğri olduğu izlenimini verir. Eğer dişetlerimiz çekilmişse, dişlerimiz olduğundan daha uzun ...
Dişlerdeki renk ve şekil  bozuklukları bireyde psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere neden olabilir. Diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesiyle pek çok şekil, renk ve pozisyon bozuklukları rahatlıkla çözümlenebilmektedir. Gülüş Tasarımı işte burada çok önemli bir işlevi üstlenmektedir.   Gülüş Tasarımı Nedir? Gülüş tasarımı, hekimlik ve sanatın birlikte ...
İmplant (diş ekme) nedir? İmplant günümüzde doğal dişlere en yakın alternatiftir, İmplant yapılan diş, geleneksel köprü ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlar. İmplant yöntemi yüzünüzde doğal bir görünümü de beraberinde getirir. Bugün implantın, 21. yüzyılda üzerinde en çok çalışılacak olan diş tedavi şekli olduğu anlaşılmaktadır. Doğru teşhis, yeterli bilgi, tecrübe ...
Hepimizin bildiği gibi ağzımızda en son süren dişler üçüncü azı (20' lik diş) dişleridir. Genelde 17 ila 25 yaşları arasında sürmeye başlarlar. Bu dişlerin ağızda bırakılıp bırakılmaması konusu tartışmalıdır. Eğer doğru pozisyonda sürerlerse ve çevre dokulara zarar vermiyorsa bu dişin yerinde kalmasında bir sakınca yoktur. Çene kemiğine kaynaşmış ve anormal pozisyonlu bir dişin (röntgenle tespit ...
Parmak emme, normal çocuklarda herhangi bir pisko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur.Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmasının en önde gelen nedeni,yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne rahminde, (uterus) öğrenmiş bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları ...
Dişler neden çekilir? Günümüzde, bilimsel ve teknolojik ilerlemenin dişhekimliği bilimine katkıları sayesinde, öncelikle dişi tedavi etmek ve ağızda tutmak hedeflenmekle birlikte, bazı durumlarda, hasta sağlığını koruma veya tedavi planlaması nedeniyle diş çekimine başvurulmaktadır. Bu durumları şöyle özetleyebiliriz:      İleri derecede çürük ve madde kaybı yüzünden tedaviyle kurtarılamayan ...
Çapraşık Dişler İçin Tel Tedavisi Dişhekimliğinin bir uzmanlık dalı olan ortodonti (ortodonti uzmanı = ortodontist), diş, çene ve yüz kompleksini normal yapı ve gelişim, anomaliler ve anomalilerin tedavisi yönünden ele alan bilim dalıdır. Önceleri estetik amaçla işe başlanmış zaman içerisinde sınırları genişletilip, bugünkü konumuna ulaşılmıştır. Günümüzde ortodontinin hitap ettiği kitle oldukça ...
Çürüme İhtimali Olan Bölgelere Dolgu Yaptırarak Çürükten Korunabilir miyiz? Hayır. Sağlam bir organı çürüyecek diye kopartıp almak mümkün değildir. Diş korumada en etkin önlemin dişleri fırçalamakla alınacağını tekrar hatırlatalım. Dolgu Nasıl Yapılır? Günümüzde kullanılan dolgu maddelerinin çoğu sadece dişe tutunur, yapışmaz. Bu nedenle diş hekimleri dolgu yaparken bazı tutucu önlemler ...
Köprü veya sabit protez tam olarak nedir? Bir veya daha fazla dişinizi kaybettiyseniz, onların sizin görünüşünüz ve ağız sağlığınızda ne denli önemli rol oynadıklarını fark etmişsinizdir. Dişlerimiz çiğnerken, konuşurken, şarkı söylerken ve gülerken hep birlikte çalışırlar. Dişlerimizi kaybettiğimizde ise, bu işler biraz daha zorlaşır. Ancak şanslıyız ki, kayıp dişleri çeşitli ...
Dişler düzgün temizlenmediğinde, üzerlerinde ve aralarında biriken yiyecek artıkları bakteriler üretirler. Bakteri plağı dediğimiz bu püremsi birikintiler, diş çürüklerinin ve dişeti iltihaplarının baş sorumlusu olup, zamanla tükürüğün çökelmesi sonucu diş taşlarını oluştururlar.Bakteri plağının içinde üreyen mikroorganizmalar, şekerli gıdaları parçalayarak asit üretirler. Ve bu asit, dişi ...
Köpek dişleri ön dişler arasında en geç sürendir. Yaklaşık 13 yaşına kadar ağızdaki yerini alır.Kimi durumda çeşitli nedenlerle süremez gömülü olarak kalır. Akıl dişlerinden sonra sıklıkla gömülü kalan dişler köpek dişleridir. Süremeyen bu dişler genellikle damak tarafında ; seyrek olarak da dudak tarafına daha yakın olarak gömülü kalmaktadırlar. Hastanın yaşı ilerledikçe; gömülü olan köpek ...
Laminate kaplama (Laminate Veneer - Dental Veneer) nedir? (Laminey, Lamine ya da lamina olarak da bilinir.=Yaprak Porselen) Görünüşünüzü olumsuz yönde etkileyen bir çok diş bozukluklarında uygulanabilen kozmetik bir çözümdür. Laminat yaprak kaplamalarda temel olarak estetik sorunları olan ön dişlerde, porselenden hazırlanan tabakanın dişlerin ön yüzlerine ...
Empress Porselen Kuronlar Estetik diş hekimliğinde önemli bir yeri olan empress kaplamalarda metal alt yapı yerine cam destekli güçlendirilmiş porselen kullanılır. Empress dediğimiz bu çekirdek yapının ışık geçirgenliği mükemmel seviyede olduğundan son derece estetik sonuçlar elde edilir. Güçlendirilmiş cam destekli porselen bir materyal olan empressler mükemmele yakın ışığı yansıtma özelliği ...
Bebeklerde ağız bakımı Bebeklerin, en azından ilk dört ay anne sütü ile beslenmeleri ağız çevresindeki yumuşak doku ve kas fonksiyonlarının normal gelişimini sağlayacaktır. Anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda fizyolojik başlıklı (damaklı, kesik uçlu) biberon kullanımı gerekir.Bebekler 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırılmalıdır.Biberonla beslenme en fazla 2 yaşına kadar ...
Apse Nedir? Bazı kişiler diş çürümesini ciddi bir sağlık sorunu olarak görmezler. Ancak, zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmediğinde, daha çok sorun yaratan bir hastalığa yol açabilir. Çürüme, bakterinin, dişin özünü enfekte etmesine izin verir. Enfeksiyon köke ve çevre kemiğe yayılır. Bu abse olarak bilinir. Eğer enfeksiyon kemiğe ulaşırsa, diş kaybedilebilir. Enfekte diş kökü ve şişmiş ...
 Apikal rezeksiyon,kök ucunda iltihabı olan dişlerin ameliyat ile kök ucunun kesilmesi, bu bölgedeki patolojik oluşumların çıkarılması ve aynı esnada kök kök kanal veya kanallarının bakterilerden arındırılıp dondurulması işlemidir.   Apikal Rezeksiyon Diş kökünde aşırı eğrilik,perforasyon (delinme) veya kök kanalı içinde kalsifikasyon bulunması nedeniyle kanal tedavisinin tam olarak ...
Protez  Diş Nedir, Protez Diş Nasıl Yapılır? Proteziniz olması, ağız hijyeni ve bakımınıza daha az dikkat edeceğiniz anlamına gelmez. Aksine dişhekiminize düzenli olarak gitmeniz protezlerinizin ömrünü artıracak ve ağız sağlığınızı koruyacaktır. Ağızda çeşitli nedenlerle estetik bozuklukların veya kaybedilmiş olan dişlerin yerine konan, kişilerin estetik ve fonksiyonel olarak ihtiyaçlarını ...
Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır? Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur.Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ...
Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste, diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Aft genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.Aftın oluş ...
Fissur Örtücü (Fissur sealant) Nedir? Fissur örtücüler, arka dişler üzerindeki bu oluklara uygulanan şeffaf veya beyaz renkte sıvı şeklinde plastik esaslı maddelerdir. Diş minesine yapışarak çürük oluşumuna engel olur. Sıvı şeklinde olduğundan diş yüzeyindeki bu olukların içine tamamen akarak tutunur ve böylece diş yüzeyinden herhangi bir aşındırma işlemi yapmaksızın uygulanır ve yükseklik ...
Kist, merkezden çevreye genişleyerek büyüyen,çeper ile çevrili patolojik bir boşluktur. Kistelerin büyürken oluşturdukları basınç komşu dişlerin köklerinde rezorpsiyonuna neden olur,çok fazla büyüyen kistlerde komşu dişlerin kaybıgörülebilir. Kistler , embriyolojik gelişim sürecinde dokular içine yerleşen hücre artıklarından gelişebildikleri gibi, enfekte kök kanalından gelişen irritasyon ...
Adeziv sistem (bonding) nedir? Dişin rengini veya şeklini değiştirmek, büyütmek ya da bir kusurunu tedavi etmek amacıyla dişe yapılan ilavelerdir. Bu amaçla kullanılan malzemeler (mikrofil ajanlar), doğal dişin dış yüzeyine tutturularak şekil ve renk bozuklukları kolayca giderilebilir.  Bonding, günümüzde en çok ve en son uygulanan koruyucu dişhekimliği işlemlerinden biridir. Çoğu durumda, en ...
Kuron (tam kaplama) nedir ve niçin kullanılır? Hasarlı bir dişi yeniden eski haline getirmek için dişe uygulanan bir kaplamadır. Amacı dişi güzelleştirmek, sağlamlaştırmak ve korumaktır. Kuron aşağıdaki durumlarda yapılabilir, Yeterince diş desteğinin olmaması durumunda büyük bir dolguyu restore etmek için, Zayıf dişlerin kırılmasını önlemek için, Bir diş implantına üst yapı olarak, ...
Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir.Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon ...
BLEACHING (DİŞ BEYAZLATMA) Beyazlatma dişlerin yapısında (mine ve dentin tabakasında) oluşan renklenmeleri giderme işlemidir. Şu anda bilinen iki değişik beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan ilki hastanın kendi başına uygulayabileceği bir yöntemdir, aşamaları şöyledir: Birinci Yöntem: Hekimin ağızdan ölçü alıp, dişlerinizin üzerine takabileceğiniz ince lastik kalıpları hazırlatması, ...
Lazer (Laser) dişhekimliği nedir? Lazer uygulamaları, 60'lı yıllardan beri tıp alanında kullanılmaktadır. Yakın zamana kadar dişhekimliği alanında sadece diş beyazlatma  ve yumuşak doku operasyonlarında kullanılan lazer enerjisi, günümüzde daha geniş alanlarda kullanılır hale getirilmiştir. Atomize su spreylerinin, lazer enerjisi ile birleşmesi sonucunda elde edilen hidrokinetik enerji ...
  • Diş Fırçalama Eğitimi
    Diş Fırçalama Eğitimi
    Dişleri Kaç Dakika Fırçalamalı? Doğru Diş Fırçalama Tekniği, Çürük Oluşumunu EngellemeAğız Diş sağlığını korumanın temelinde ağız ve diş temizliği yatıyor.Bu sebeple diş fırçalamaya ayrı bir titizlik gösterilmeli; iyi bir fırçalama 4 dakikanın altında olmamalı, diş fırçası üç ayda bir değiştirilmeli. Çürük oluşumunu nasıl önleyebiliriz? Çürük oluşumunu engelleme; beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi, ağız bakımının iyi yapılması ve en önemlisi koruyucu hekimlik uygulamalarından faydalanılması ile mümkündür. Ağız bakım ürünlerini nasıl seçmeliyiz? Ağız bakım ürünlerinin değerlendirilmesinde flor içerikli ürünler ön plana çıkmaktadır. Fakat ağız bakımında temel prensip, mekanik olarak tüm diş yüzeyleri ve çevre dokuların temizlenmesi olduğundan, diş hekimleri özellikle belli bir ürünü tavsiye etmekten kaçınırlar. Bunun yerine hastalara iyi bir oral hijyen eğitimi verilmesi ve ağız bakımı konusunda motivasyonunu artırılması hedeflenir. Bu anlamda koruyucu hekimlik uygulamaları ile 6 aylık periyotlarda yapılacak muayeneler büyük önem kazanmaktadır.   Bir diş fırçasını ne kadar kullanabiliriz? Dişlerin düzenli fırçalanması durumunda 3 aylık periyotlarda fırçanın yenilenmesi doğru olacaktır. En doğru diş fırçalama tekniği hangisidir? İyi bir fırçalama 4 dakikanın altında olmamalı, diş-diş eti birleşim hattının üzerinde gıda artıkları kalmayacak şekilde bir yol hedeflenmelidir. Fırçanın hangi şekilde tutulacağı ve hangi yönde hareket ettirileceği, kullanıcının durumuna göre belirlenir. Bu yüzden bu soruya en doğru cevabı hekiminize danışarak almalısınız. Diş etlerinin fırçalanması neden gereklidir? Dişetleri demek yerine, diş-dişeti birleşim hattı demek daha doğru olacaktır. Bu hat ağız sağlığının en zayıf komponentini oluşturur. Diş-dişetleri arasında bulunan oluk, bakteriler için aşılması nispeten en kolay bariyerdir. Fırçalanırken hedeflenen şey bu olukta mikrobik dental plağın birikiminin engellenmesidir.   Fırçadan başka diş temizlik araçları var mıdır? Diş ipleri, ara yüz fırçaları, elektrikli fırçalar, ağız gargaraları ve ağız duşları başlıca akla gelenlerdir. Diş ipi kullanımı ara yüzeylerde fırçalama ile ulaşılması mümkün olmayan alanlar için gereklidir. Ara yüz fırçalarını özel durumlarda belli bölgeler için önerebilmekteyiz. Bu temizlik araçlarının kullanım kombinasyonlarını oluşturmak, ağza özel öneriler almak gerekir.
  • Diş Taşı Temizliği ( Tartar)
    Diş Taşı Temizliği ( Tartar)
    Yetişkinlerde diş kayıplarının büyük bir çoğunluğu diş etlerinden ve dişleri çevreleyen kemikten kaynaklanır. Dişeti hastalıklarına, film tabakası kalınlığında, dişlerin yüzeyine yapışan ve plak denilen bakteriler sebep olurEğer plak temizlenmezse tartar (kalkülüs) denilen diştaşlarına dönüşür. Plak ve diştaşlarının birikmesi ağzımızda tahrip edici bakterilerin çoğalmasını sağlar ve bunun sonunda diş ve dişeti arasında cep denilen boşluklar ve dişeti çekilmeleri oluşur.Bakteriler dişin çevresindeki kemik tahribine yol açan enzim salgılarlar.Ve sonunda diş kaybedilir.Diş temizliği dişeti hastalıklarıyal mücadelenin temelini oluşturur.Çünkü diş eti hastalıkları ile başa çıkabilmek için plakların, tartarların ve dişeti cebindeki bakterilerin ağız ortamından uzaklaştırılması gerekir. Ultrasonik cihazlarla ya da uygun el aletleriyle yapılan müdaheleler sonucunda bu zararlı oluşumlar çıkarılır. Bu aletler diş minesine kesinlikle zarar vermezler çünkü diş hekimlerince kullanılan profesyonel aletlerdir. Diş taşlarını temizlerken hava, su ve püskürtülen özel bir temizleme tozundan da faydalanılır.Diş temizliğinin ilk amacı plakların, tartarların ve hastalıklı bazı dokuların uzaklaştırılmasıdır. Dolayısıyla zararını bırakın oldukça faydalı bir tedavi metodudur. Daha önceden diştaşları nedeniyle dişetleri çekilmişse, diştaşlarını temizleyince de doğal olarak diş kökleri açığa çıkar. Kişiler diştaşlarını temizletince köklerinin açığa çıktığını zannedebilirler. Aslında onlar önceden kötü ağız bakımı ve diştaşları sebebiyle oluşmuş çekilmelerin sonucudur. Yapılan temizlik işleminin bir sonucu değildir.Operasyonla dişeti çekilmeleri yerine getirilemiyorsa dişetlerinin daha fazla çekilmemesi için iyi bir ağız hijyeni şarttır.Diş taşı temizliği çok sık yapılıyorsa ağız hijyeniniz iyi değil anlamına gelir. Ortalama 6 ayda bir gittiğiniz diş hekiminiz sizi bu konuda uyaracaktır.Unutmayın ki ,diş temizliğinden sonra yeniden diştaşı oluşumunu engellemek sizin elinizdedir. Diş hekiminizin gösterdiği şekilde fırçalayarak ve arayüz bakımını yaparak istenen ağız sağlığına kavuşursunuz.Dişlerinizi temizlettirdikten sonra hızlı bir şekilde yeniden diş taşı oluştuğunu düşünüyorsanız fırçalama şeklinizi gözden geçirmelisiniz.Temizlenen bir yer yeniden kirleniyorsa iyi bakılmadığı anlamına gelir.Ağız sağlığının genel vücüt sağlığının bir parçası olduğunu düşünerek dişetlerinizin bakımını ihmal etmeyin ve gerekiyorsa dişlerinizi mutlaka temizlettirin.  
  • Zirkonyum Diş
    Zirkonyum Diş
    Estetik diş hekimliğinde  her geçen gün metal içeren porselen yapılardan vazgeçiliyor. Daha sağlıklı daha estetik ve daha direçlilik gibi istediğimiz tum özelliklere sahip olan bu sistemde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir alaşım olan zirkonyum kullanılır. Zirkonyum esaslı porselenleri hem ön dişlerde kullanabilecek kadar doğal olmaları, hem de arka dişlerde kullanılabilecek sağlamlıkta olmaları sebebiyle güvenle tercih etmekteyiz.  bu sistemler  hekimin ve hastanın hayatını daha kolay hale getirmektedir ve kişilerin yaşam kalitesini arttırmaktadır.   Klasik diş restorasyonlarında porselen uygulamalarında dayanıklılık için, porselen dişin altına metal bir alt yapı kullanılmaktaydı. Bu metal alt yapının diş etleri, diş dokusu, genel vücut sağlıgı ve en önemlisi estetik yönünden mahsurları bilindiginden, genel anlamda metale alternatif arayışlara gidildi. Daha önce tıbbın diger alanlarında başarıyla kullanılan zirkonyum‘un dişhekimliğinde porselen metalinin yerine uygulanması ile yeni bir devir açıldı. Çünkü bu yeni zirkonyum alt yapılı porselen kaplamalar mekanik direnci, biyolojik uyumluluğu ve kırılma direnci ile diğer dental materyaller arasından sıyrılmaktadır.diş eti problemileri ve alerjiye sebep olmaz, ışık geçirme özelliği ile dogal dişlere yakın estetik ve fonksiyonu yakalamımızı sağlar.   Cercon Zirkonyum (Güç ve Estetiğin Buluşması) Zirkonyumun üzerine porselen konularak yapılan kuron(kaplama) ve köprüler Ceramic ve Zirkonyum kelimelerinin birlestirilmesinden oluşan CERCON kısa adı ile anılır. 900 Mpa dirence sahip sistem en yüksek fiziksel değerlerin yanında ışık geçirme özelliği doku uyumu ve birçok değişik endikasyonu kapsayarak dişhekimliğinde yepyeni bir dönem başlatmıştır. Materyalin başarısı tıp ve endüstri alanında kanıtlanmıştır. 1998 yılında başlayan araştırmalar sonucunda 2002 yılı başından itibaren klinik uygulamalara tüm dünyada geçilmiştir. Bu yeni uygulama ile hastada metal-seramik ve tam seramik restorasyonlarda oluşan estetik kaygılar kesinlikle ortadan kalkmaktadır.             Cercon Kuron                         Metal Destekli Kuron   Avantajları Nelerdir? Soğuk sıcak karşı hassasiyetinin olmaması Alerjiye neden olmaması (dokuyla tam uyumludur.) Renginini mat veya donuk olmaması (opak değil) Diş eti uyumunun kusursuz olması Hijyenik olması (yüzeyinde mikroorganizma tutuculuğunun daha az olması) Vücut dokular ve ağız dokularıyla tam uyumlu olması   Nerelerde kullanılabilir; Tek diş kuron kaplamalarında Arka diş  eksikliklerinde hazırlanan koprulerde İmplant üstü estetik kron - köprü çalışmaları   Nasıl uygulanır; Dişlerinizden alınan ölçü ile hazırlanan model üzerine dişlerinizin bir mum modeli hazırlanmakta. Bilgisayar destekli bir cihaz bu modelden aldığı bilgiler doğrultusunda zirkonyum oksit bloğu aşındırarak dişlerinizin alt yapısını hazırlamaktadır. Aşındırılarak hazırlanan yapılar üzerine uygun renkte seramik yerleştirilerek çalışma tamamlanmaktadır.Artık yeni yüksek teknoloji ürünü olan zirkonyum oksit ile metalsiz güçlü ve estetik restorasyonlar başarıyla yapılabilmektedir.   Hasta ve hekim açısından avantajları nedir? Uygulama zamanı kısalmıştır. İstenirse kişiye bir günde yeni bir gülüş kazandırılabilir.  Dişin estetik kalitesi çok yüksek, ışık geçirgenliği ve duruşu  doğal diş gibidir. Kullanılan porselen blokları daha önceden fabrika şartlarında hazırlanmış porselen blokları olduğu için materyalin fiziksel özellikleri değişmez  hata paylarını minimuma indirilmiştir. Ara aşamalar azaldığı için hekime zaman kazandırır. Zirkonyum başta kalça eklem protezleri olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde çeşitli amaçlarla kullanılmış ve bugüne kadar herhangi bir yan etkisi veya zararının olmadığı, allerji yapmadığı saptanmıştır. Zirkonyum, yüksek ısılara, darbelere dayanıklı, hafif, ısı ve elektrik iletmeyen, ışık geçirebilen bir elementtir. Ayrıca ağızda tad bozukluğuna, dişeti problemlerine ve ağız kokusuna yol açmayan sağlıklı bir materyaldir. Sıcak-soğuk hassasiyeti gelişir mi? Hayır, sıcak-soğuk hassasiyeti gelişmez.Çünkü Zirkonyum Oksitin ısı yalıtıcı özelliği vardır.   Alerji yapar mı? Hayır, Zirkonyum Oksit doku uyumlu bir maddedir alerji yapmaz. Dişetlerinde çekilme olur mu? Hayır,yapılan araştırmalarda diş etleri ile mükemmel uyum gösterdiği tespit edilmiştir. Elbette yaşla birlikte doğal olarak gelişen dişeti çekilmesini durduramaz. hazırlanan kaplamalar diş ve dişetiyle son derece uyumlu olacağı için dişeti iltihabına bağlı dişeti çekilmesi gelişmeyecektir.
  • Kanal Tedavisi (Endodonti)
    Kanal Tedavisi (Endodonti)
    Niçin kanal tedavisi yapılır? Öncelikle şu bilinmelidir ki, doğal dişin yerini hiç bir yapay diş tutmaz. Dolayısıyla doğal dişlerimiz tedavi ederek son noktaya kadar korumalıyız. Dişlerimizden biri hastalandığında en bilinen koruma yöntemlerinden biri de kanal tedavisidir. Kanal tedavisi hasar görmüş dişlerin korunmasında yardımcıdır.Pulpa (sinir, kan, lenf damarlarını içeren dişin içindeki yumuşak tabaka), kendini tamir edemeyecek derecede hasar gördüğünde pulpa ölür. genellikle buna, kırık dişlerdeki veya derin çürüklerdeki bakteriler sebep olur. Bakteriler dişin özünde iltihaba yol açar. Hasar görmüş veya hastalanmış pulpa çıkarılmazsa diş ve çevresindeki dokular enfeksiyona maruz kalır. Ve sonunda dişinizi tamamen kaybedebilirsiniz.  Kanal tedavisi nedir ve nasıl uygulanır? Kanal tedavisi pulpanın hasar gördüğü durumlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Önceki yıllarda hastalanmış yumuşak diş tabakasıyla karşılaşıldığında tek çözüm çekim iken, günümüzde bu dişleri tedavi etmek mümkündür.  Kanal tedavisi yapılmazsa ne olur? Derin çürük ve çatlak dolayısıyla pulpanın kendini iyileştiremeyeceği durumlarda diş canlılığını kaybeder, enfeksiyon bütün dişe yayılabilir. Kanal tedavisi yapılmazsa enfeksiyon kök ucundaki dokulara kadar ulaşabilir. Dişi çevreleyen çene kemiği de iltihaplanarak aşınır. Meydana gelen bu boşlukta abse oluşur. Bu tabloya ağrı ve şişlik de eşlik eder ve diş kısa zamanda kaybedilir.   Kanal tedavisinin aşamaları; Öncelikle ağrısız ve acısız bir tedavi olması için dişe anestezi yapılır. Daha sonra çürük temizlenip, dişin özüne ulaşılınca hastalıklı ve yumuşak doku çıkarılır. Sinir ve doku artıkları temizlenir. Kök ucuna kadar diş kanalına şekil verilir. Gerekirse bazı ilaçlar uygulanarak iyileşme hızlandırılabilir. Seanslar arasında diş iyileşene kadar geçici dolgu maddeleriyle dişin üzeri kapatılır. İltihabın üremesinin durduğu anlaşıldıktan ve kök ucundan iltihap gelmesi sona erdikten sonra kanal içerisi özel bir dolgu maddesiyle, kök ucuna kadar doldurulur. Bazı vak'alarda bu seanslara hiç gerek olmayıp tek bir seansta da kanal tedavisini sağlıklı bir şekilde kanal tedavisini bitirmek mümkündür.   Kanal tedavisi uygulanmış bir dişin ömrü ne kadardır? Eğer diş tekrar enfekte olmazsa ve çürümesini önleyici tedbirler alınırsa, ömür boyu bu dolgu kullanılabilir. Düzenli dişhekimi kontrollerinizde enfeksiyonun başlangıcını yakalayabilirsiniz. Ayrıca çok iyi bir ağız bakımı ile de dişin tekrar çürümesi önlenmelidir.    çürük ve abse oluşumu   Sağlıklı bir dişin kesiti çürük diş ve apse oluşumu geçici dolgu işlemi ve kanal tedavisi yapılmış hali
  • Şeffaf Plaklarla Ortodonti Tedavisi
    Şeffaf Plaklarla Ortodonti ...
    Diş telleri kusurlu ısırma (malocclusion) ile kayan dişleri düzeltmek için kullanılan bir yoldu. Ancak bugün bazı durumlarda geleneksel ortodonti tedavilerinde kullanılan braket ve tellerine gerek kalmadan dişleri düzeltmeyi sağlayan şeffaf plak ile ortodonti sistemi bulunmaktadır. Braket takmadan şeffaf plaklarla yapılan ortodonti sistemi, dişleri aşama aşama yeniden yerleştirmek için bir seri renksiz, çıkarılabilir düzleştiriciler kullanmaktadır. Şeffaf plak sisteminin seçilmesinin nedeni, diş tellerine göre daha iyi görünmesindendir. Ayrıca çıkarılabilir olduklarından, yemek sonrası dişleri temizlemek daha kolaydır. Şeffaf plak düz ve rahattır, bu nedenle diş etlerinizde, yanağınızda ve dilinizde iltihaba neden olmazlar. Şeffaf plak sistemi, metallerde karşılaşabileceğiniz alerjik tepkiler de yaratmaz. Önce dişlerinizin ölçüsünü, ısırma şeklinizi, fotoğrafla ve röntgenle alınır. Bu malzemeleri ve tedavi planınız laboratuvara gönderilir. Laboratuvar bu verilerle tam olarak sizin için hazırlanmış bir dizi şeffaf plak üretir. Her bir şeffaf plak 2 hafta boyunca takılır ve bunları sadece yemek yerken, içerken diş fırçalarken ve ip kullanırken çıkarırsınız. Her 2 haftada bir şeffaf plağınızı bir yenisi ile değiştirirsiniz. Dişleriniz her seferinde arzulanan yöne hareket eder ve bu, dişler istenen pozisyona gelip düzelene kadar devam eder. Her 6 haftada bir, tedavinin uygun olarak geliştiğini incelenmesi için diş hekiminizi ziyarete gidersiniz. Şeffaf plak sistemi ile yapılan ortodontik tedavi tipik olarak 9-15 ay arası sürer ve bu sürede 18 ila 30 şeffaf plak kullanılır. Tedavinin tamamlanma süresi, her bir durumuna göre değişecektir. Sağlık tarihçeniz ve yaşam tarzınızla ilgili detaylı inceleme sonucunda braket takmadan şeffaf plaklarla yapılan tedavinin sizin için uygun olup olmadığına diş hekiminizle beraber karar verebilirsiniz.  
  • Diş Eti Estetiği
    Diş Eti Estetiği
    Dişeti Manikürü - Diş Eti Estetiği (Gingivoplasti) Göze hoş gelen, uyumlu ve temiz bir gülümseme oluşturmanın ilk adımı diş ve dişeti uyumunu  sağlamaktır. Güldüğümüzde gözüken dişeti miktarı, dişlerimizin görünümünü de etkiler. Asimetrik dişeti kenarları ,dişlerimizin düzensiz ve gülüş hattımızın eğri olduğu izlenimini verir. Eğer dişetlerimiz çekilmişse, dişlerimiz olduğundan daha uzun görünür. Bu olumsuz durumu gidermek, dişeti estetiği uygulamaları sayesinde mümkün olmaktadır.   Pembe Estetik Enflamasyon (bir çeşit dişeti ödemi) nedeniyle şiş ve kırmızı olan dişetleri, dikkatlerin dişetlerine çevrilmesine sebep olur. Kalınlaşmış ve ödemli dişeti kenarı, dişlerin dip kısımlarında gölgelenmelere sebep olur. Bu gölgelerden dolayı diş renkleri de olduklarından birkaç  ton daha koyu görünürler. Ayrıca ödemden dolayı kalınlaşmış dişeti kenarında bakteri plağı birikimi daha kolay olur. Bakteri birikmesi, iki diş arasındaki üçgen dişeti bölümünün (papil) çekilmesine ve iki diş arasında koyu renkli, bazen de siyah bölümler oluşmasına neden olacaktır. Önce                                         Sonra GINGIVOPLASTI Güldüğünde dişetleri normalden fazla görünen, 'Gummy-smile' dediğimiz gülüşlerde uygulanan bir metottur. Gülüş estetiğini bozan diş etindeki fazlalık küçük bir operasyon ile düzeltilir.Bu kişilerde estetik diş hekimi ile periodontolog (diş eti doktoru) beraber çalışır ve dişeti seviyesi ile biçiminin nasıl olması gerektiği belirlenir. Periodontolog da bu seviyeye kadar dişetlerini düzelterek güzel bir uyum sağlar.Hastaya yapılacak lokal bir anestezi ile hasta hiç bir şey hissetmeyecektir. Küçük bir cerrahi işlem olan gingivoplasti, kısa zamanda gülümsemeyi tamamen değiştirecektir.Estetik problemin dişleri de kapsadığı durumlarda diş eti operasyonundan sonra porselen laminalar da uygulanarak mükemmel bir gülüş tasarlanmış olur. DİŞETİ GREFTİ : Dişeti çekilmesinin fazla olduğu bölgelere doku ekleyerek uzunmuş gibi görünen dişlerin daha estetik görünmesi sağlanabilir.Dişeti estetiğini ilgilendiren diğer bir nokta ise; diş çektirmeye bağlı olarak, çene kemiğinde çökme ve sonucunda oluşan asimetrik dişeti görünümüdür. Bu durum, genellikle ön dişler bölgesinde oldukça rahatsız edicidir. Her ne kadar olağanüstü güzellikte porselen dişler yapılmış olursa olsun, hazırlanan porselenlerin yerleştirileceği alan, çepeçevre dişeti dokusudur. Eğer olması gerektiği kadar ve sağlıklı bir dişeti dokusu yoksa, hazırlanan porselenler güzelliğini sergileyemeyecektir. Eğer diş eksikliği veya dişeti çekilmesine bağlı papil kaybı varsa, öncelikle bu olumsuz durumun gidrilmesi gerekir. Bazı protetik ve cerrahi yöntemlerle kayıp dokular tekrar kazanılabilir. Dişlerimizi çevreleyen dişeti dokusunu düzenlemeye ve dişlerimizle uyum içinde bir görüntü elde etmeye yönelik işlemlere kozmetik dişeti düzenlemeleri denir. Genellikle protez yapımı öncesinde; dişetleri, kemik ve bağ dokusuyla ilgili altyapı müdahaleleri, hastalar tarafından uzun ve yorucu seanslar olarak düşünülse de, bu tip müdahaleler, elde edilen sonuçları sebebiyle, hastalar ve diş hekimleri açısından son derece gerekli ve memnun edici olmaktadırlar   Periodontal Tedavi TÜM BÖLÜMLER     Oral Diagnoz ve Radyoloji     Diş Temizliği     Diş Eti Hastalıkları ve Tedavisi     Diş Eti Kanaması Tedavisi     Diş Eti Estetiği     Diş Taşı Temizliği ( Tartar)     Diş İpi Kullanma Eğitimi     Diş Fırçalama Eğitimi     İlk Muayene Ve Diş Beyazlatma
  • Gülüş Tasarımı (Smile Design)
    Gülüş Tasarımı (Smile Design)
    Dişlerdeki renk ve şekil  bozuklukları bireyde psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere neden olabilir. Diş hekimliğinde estetik ve restoratif maddelerin gelişmesiyle pek çok şekil, renk ve pozisyon bozuklukları rahatlıkla çözümlenebilmektedir. Gülüş Tasarımı işte burada çok önemli bir işlevi üstlenmektedir.   Gülüş Tasarımı Nedir? Gülüş tasarımı, hekimlik ve sanatın birlikte uygulanarak, size özel ideal gülüşünüzü yenilemektir. Sizin birtakım kişisel istekleriniz ile sağlık ve doğallığı da birleştirerek sağlıklı bir gülüşü planlamaktır. Gülüş Tasarımına Nereden Başlanır? Size yakışan estetik gülüş ifadesini belirlerken diğer faktörler:     Yüz Hatlarınız     Cinsiyetiniz     Yaşınız     Gülüş simetrisi     Dişlerinizin sıralanışı ve renkleri     Dudaklarınız     Dişetleriniz Gülüş tasarımına ilk önce yüz hattınızın hangi geometrik şekle uyduğu tespit edilerek başlanır. Kişinin yüzündeki hatlar dişin hangi formda seçilmesi gerektiğinin şifrelerini içerir. Aşağıda belli başlı yüz şekilleri ve bunlara uygun diş formları görülmektedir:   Erkek ve kadın anatomisi birbirinden farklıdır. Erkeklerde yüz hatları daha keskin ve belirgindir. Alın burun, çene ucu orantısı kadın yüzüyle farklılıklar gösterir. Kadınlarda geçişler daha yumuşak burun ve kaş kemerleri daha siliktir. Dişlerde de aynı paralellik vardır.         Kadınlarda:         Dişlerin köşeleri daha yumuşak döner,         Gülme hattı yukarı doğru kavislidir,         Ortadaki iki diş yandaki dişlerden biraz daha uzundur,         Komşu dişlerin köşeleri arasında minik aralıklar vardır.   Erkeklerde :         Komşu dişler daha düz bir hatta birleşirler,         Dişlerin hatları daha belirgindir,         Gülme hattı daha düzdür.   Kaç Tür Gülüş İfadesi Vardır? Genel olarak gülüş ifadeleri üç ana başlıkta toplanır. Bu temel kategoriler de kendi içlerinde değişik varyasyonlara sahiptir: 1-Çekici Gülüş (Sexy Smile) Bu kategoride ön dişler yan dişlere göre farkedilebilir derecede uzundurlar. Aslında genç bireylerde durum zaten böyledir, ön keserler ilk süren dişler olduğundan zamanla yıpranırlar ve boyları kısalır. Bu da beraberinde yaşlı bir görünüm getirir. Çekici bir gülümsemeye sahip olabilmeniz için ön dişler diğerlerine oranla daha uzun olmalıdır. Ön dişlerin bu şekilde dizaynı size genç, dinamik ve çekici bir gülümseme kazandıracaktır. Bu kategori genç yaştaki bireyler için uygundur.  2-Entellektüel Gülüş (Sophisticated Smile) Dişler yatay düz bir çizgi üzerine sıralanmışlardır. Entellektüel gülümseme yüze olgun ve bilgili bir ifade verir. Bu gülümseme yüzün alt kısını daha çok vurgular. Genç yaşlarda dişler ilk sürdüğünde uzunlukları birbirinden farklıdır. Orta yaşlarda ise dişler eşit boylardadır. Estetik dişhekimliği sayesinde bu dezavantajlı durumu avantaj haline getirebilir ve olgun, bilgili ve entellektüel bir gülüş tasarımı yapabiliriz.   3-Sportif Gülümseme (Sporty Smile) Entellektüel ve Çekici gülüş arasındadır. Orta kesici dişler yan kesicilerden çok az miktarda uzundur. Sportif gülümseme tasarımı, yüzünüze sıradışı, içten ve sıcak bir ifade kazandırır, Bu gülümseme entellektüel gülümseme kadar ciddi ifadeli değil, çekici gülüş dizaynı kadar da çocuksu ve genç değildir.  Gülüş Tasarımı için Kriterler Bu kriterler şu başlıklar altında toplanabilir:   Yatay Hizalama İdeal bir gülümsemede çoğu zaman, göz bebeklerinden geçen hat ile dişlerin ortasından geçen hat birbirine paraleldir.     Simetri Ön kesici dişlerin şekil ve boyutlarındaki uyumsuzluk kolayca farkedildiği için simetri çok önemlidir. Bu bakımdan yüz hatlarının imkan verdiği ölçüde simetrinin sağlanması gülüşe fazladan bir çekicilik katar.     Gülüş Hattı Ön dişlerin kesici uçlarını birleştirecek şekilde çizilen eğri alt dudağın eğriliği ile aynı olmalıdır. bu çizgilerdeki uyum ne kadar sağlanırsa kiş o oranda genç ve çekici bir gülüşe sahip olacaktır.     Dişeti Hattı Gülümsediğinizde görünen dişeti hattı, üst dudak çizgisine paralel olmalıdır. Dişeti hattı, tıpkı güzel bir tabloyu çevreleyen çerçeve gibidir. Gülüşünüze anlam katar.     Gülüş Genişliği Estetik bir gülüş için gülümseme hattı içinde arkadaki dişlerinde belli oranlarda görünmesi sağlanmalıdır. Bu sağlanmazsa ağız köşelerindeki karanlık alanlar hoş bir görüntü oluşturmaz.     Embraşurlar Embraşur diye adlandırılan alanlar, dişlerin uçları arasındaki doğal ve üçgenimsi boşluklardır. Estetik ve ideal bir gülüş için, embraşurların boyutları ön dişlerden arka dişlere doğru artmalıdır.     Altın Oranlar Görünür bölgedeki üst kesici dişlerin genişlik ve yükseklikleri sırasıyla, yüzün genişlik ve yüksekliğinin 1/16'sı olmalıdır. Ayrıca, doğadaki bir takım geometrik şekiller arasındaki phi (φ=1.618...) sayısı olarak bilinen oran vardır. Estetik bir gülümseme için dişler de bu kurala uymalıdır. Örneğin ön keser dişler ile yan keser dişlerin genişlikleri arasındaki oran (1.618/1=1.618... =phi sayısı),  köpek dişleri ile yan keserlerin genişlikleri arasındaki oran da (0.618/1 = 0.618 bu da phi sayısının bire bölümünden elde edilen sonuca ve ya phi sayısından 1 çıkarılınca elde edilecek sayıya eşittir. 1/phi = phi-1) Phi sayısı hakkında daha geniş bilgi için buraya tıklayınız.     Diş Oranı Ön iki dişin genişliklerinin yüksekliklerine oranları yine altın orana uymalıdır, yani 0.618/1 = 0.618 bu da 1 in phi sayısına bölümünden elde edilen sonuca eşittir. Dişin görünür boyu, her zaman genişliğinden büyük olmalıdır.     Dişlerdeki Gölgeler Dişlerde tek bir renk hakim değildir. Doğal diş saf beyaz olmaz. dişin rengi ve şeffaflığı bölgelere göre değişir. Bir dişin gövdesini üç bölgede incelersek 1-Cervical Boyun Bölgesi: En parlak ve beyaz gülüşlerde bile sarımsıdır. 2-Orta Bölge: Daha az sarımsıdır. Kesici Kısım: Değişen oranlarda şeffaftır ve gri görünümlüdür.
  • İmplant (Diş Ekme)
    İmplant (Diş Ekme)
    İmplant (diş ekme) nedir? İmplant günümüzde doğal dişlere en yakın alternatiftir, İmplant yapılan diş, geleneksel köprü ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlar. İmplant yöntemi yüzünüzde doğal bir görünümü de beraberinde getirir. Bugün implantın, 21. yüzyılda üzerinde en çok çalışılacak olan diş tedavi şekli olduğu anlaşılmaktadır. Doğru teşhis, yeterli bilgi, tecrübe ve ekipmanla uygulandığında diş implantı, hasta ve hekim açısından başarılı sonuçlar verebilen bir tedavi şeklidir. Kısaca implant, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen ve uygun malzemeden yapılan yapay diş köküdür. İmplant'ların çeşitleri var mıdır? Evet. Seri kullanıma girdikten sonra değişik implant tipleri üretilmiştir. Ancak günümüzde en popüler olan implant tipi 'vida' şekilli olanlardır.   Her hastaya implant uygulanabilir mi? implant vidaları belirli kalınlığı ve genişliği olan yapılardır. Bu nedenle implant konulması öngörülen bölgede, çene kemiğinin, bu implant vidasını kabul edecek yükseklik ve genişliğe sahip olması gerekmektedir. Varolan kemiğin kalitesi de implant başarısını etkileyen faktörlerden birisidir. Ayrıca tedaviden önce ve implant ağızda kaldığı sürece dişetlerinin tamamen sağlıklı olması gerekmektedir. Hastanın genel sağlık durumu iyi olduğu sürece implant uygulamasını engelleyecek bir üst yaş limiti yoktur ancak kemik gelişimi tamamlanmamış çok genç hastalara uygulanması tercih edilmeyebilir.   implant yerleştirilirken acı duyar mıyım? Uygun anestezi yöntemlerinin uygulanması durumunda hayır. Operasyon sırasında hasta tercihine göre genel ya da lokal anestezi kullanılabilir. Genellikle implant'ın yerleştirildiği akşam duyulabilecek ağrı basit ağrı kesiciler ile giderilebilir. Bir çok hasta bu ağrının normal diş çekiminden sonra duyulan ağrıdan farklı olmadığını belirtmektedir. Tedavinin problemsiz tamamlandığı vak'alar da implantların varlığını bile hissetmeyecek kadar rahat olursunuz. implantlar yerleştirildikten hemen sonra protezlerim takılabilir mi? Hayır. Implant'ların kemik ile tam birleşmesini (Osteointegration) sağlamak için iyileşme dönemi olan ilk 3-6 ay boyunca implant üstüne gelen yüklerin en aza indirgenmesi gerekir. Ancak doktorunuz bu iyileşme süresinde size uygun bir geçici protez yaparak sizin fonksiyonunuzu iade edecektir.     Kuronlar İmplantlara Nasıl Yerleştirilir. (Yandaki Resim)            Doğal Diş ve İmplant (Alttaki Resim)                     Not: Görsellerin büyük hali için üzerine tıklayınız. implantların temizliği önemli midir? Evet. Hem de çok önemlidir. implantların ağız içindeki yabancı cisimler olduğu düşünülürse temizliklerinin en az kendi dişleriniz kadar hatta daha da önemli olduğunu taktir edersiniz. implantların temizlikleri belli bir öğrenme süreci gerektirse de, zor değildir. Ancak bu iş için yeterli zamanı ayırmanız gerekmektedir. Unutmamanız gereken şey, bu tip bir tedavinin başarılı olması için gerekli en önemli faktörün düzenli ağız bakımı olduğudur.      implantların üzerine protez nasıl yerleştirilir? implantlar üzerine yapılacak protezler vak'anın özelliğine göre değişik tipte olabilir. Yani bunlar kolayca temizlenmesi amacı ile hasta tarafından çıkartılabilecek şekilde olabileceği gibi ancak dişhekimi tarafından çıkartılabilecek şekilde de planlanabilir. Her iki planlamanın da avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır ve sizin için uygun olan tasarımı hekiminiz tedaviniz başlamadan önce size anlatacaktır. Eksik her diş için 'bir' implant gerekir mi? Hayır. Eğer eksik diş sayısı '1'den fazla ise implant uygulanacak bölgeye bağlı olarak tek bir implant 2 ya da 3 diş yerine hizmet verebilir. implant vidası kemik ile kaynaşmaz ise (osseointegre olmaz ise) ne olur?Doğru implant ve yöntem kullanılması durumunda böyle bir olasılık yok denecek kadar azdır. Bu tip bir başarısızlık genellikle cerrahi operasyonu takip eden ilk 6 ay içinde ortaya çıkar. Böyle bir durumda diş çekimi kadar kolay bir işlem ile implant yerinden çıkartılmalıdır. Bu bölgedeki kemiğin iyileşmesini takiben yeni bir implant konulabileceği gibi, klasik tip protezlerden birisi de tercih edilebilir. Ancak, genellikle, 2'den fazla implant konulan vak'alar da arta kalan implantlar protezin de yeniden tasarlanması ile hizmet vermeye yeterli olmaktadır.   implant yaptırmak pahalı mıdır? Maalesef, evet. Kullanılan tüm malzemenin ithal olması ve sağlıklı implant üretimi için çok yüksek teknolojiye gereksinim duyulması tedavinin fiyatını belirlemektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar nedeniyle döviz kurlarında gözlenen artışlar da tedavinin maliyetini olumsuz etkilemektedir. Ancak kesin fiyat uzman hekimlerimizin sizi muayene edip, bu tedavi şekli için uygun bir hasta olup olmadığınızı belirlemeleri ve istediğiniz protez şekline göre değişecektir. implant yerleştirme işleminin karmaşıklığı ve uzunluğu, hastanın diş sağlığı ve ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir, ve sonuç büyük bir yatırım olabilir.  Buna rağmen 350 hastaya implant yerleştirildikten sonra yapılan bir ankette, hastaların yaptıkları yatırımdan memnun kaldıkları ve gerekirse tekrar memnuniyetle yapacakları bulunmuştur. implant tedavisinde gözlenebilecek riskler nelerdir? Ağız içi ya da dışı tüm cerrahi işlemlerde gözlenebilecek risklerin ötesinde bir risk söz konusu değildir. Bunlar erken dönemde enfeksiyon ve alerji, protezlerin tamamlanmasından sonraki geç dönemde ise yetersiz ağız temizliğine bağlı iltihaplanmalar şeklinde ortaya çıkabilir. Özellikle erken dönem iyileşmesi sırasında sigara kullanmak enfeksiyon riskini arttırmaktadır.   İmplant Tedavisi Hangi Vak'alarda Ne Avantajlar Sunar? a) Alt çenede tamamen dişlerini kaybedip protez taşıyan hastalar: Bu hastalar protezin hareketine bağlı olarak sürekli ağrıdan (vuruk) ve iyi çiğneyememekten şikayetçidirler. Bu şikayet zaman içinde proteze destek olan kemik dokunun erimesi ile daha da artar hale gelir. Bu tip hastalarda implant tedavisi yukarıdaki tüm şikayetleri ortadan kaldırdığı gibi kemiğin erimesini de durdurmaktadır.b) Üst çenede tamamen dişlerini kaybedip protez taşıyan hastalar: Üst protezler alt çene protezlerine oranla daha stabil olsalar da protezin damağı kapatan tasarımı tat alma duygusunu azaltıp mide bulantısına neden olabilmektedir.c) Alt ya da üst çenede dişlerinin bir kısmını kaybetmiş hastalar: Bu hastaların şikayeti kancalarla tutunan protezin çirkin görüntüsü, ya da köprü yapılabilmesi için sağlam dişlerini kestirme zorunluluğu olarak sayılabilir.d) Tek dişini kaybetmiş hastalar: Bu hastalar tek bir dişin restorasyonu için en az komşu iki dişi feda etmek zorunda olan hastalardır. Tek bir implant'ın yerleştirilmesi komşu dişleri kurtardığı gibi dahafonksiyonel sonuçların ortaya çıkmasına da neden olur. implant tedavisinin dezavantajları nelerdir?       Yüksek fiyat     Çok özenli ve zaman ayrılarak yapılması gereken ağız temizliği işlemi implant tedavisinin avantajları nelerdir?     Daha iyi çiğneyebilme - Her istediğini yiyebilme     Daha iyi estetik görünüm     Özgüvenin geri kazanılması ile daha mutlu bir sosyal hayat     Her şeyi yiyebilmeye bağlı olarak daha sağlıklı ve dengeli beslenme İmplant muayenesinde neler yapılacak? Bu muayene sırasında tedaviye uygun bir hasta olup olmadığınızın ortaya çıkması için implant'ları yerleştirecek, üzerinin protezini yapacak ve daha sonraki periyodik dişeti bakımını üstlenecek uzman hekimlerin sizi muayene etmesi en doğru yöntemdir. Bu muayene sırasında sizden genel sağlık durumunuz hakkında bilgi alınacak ve gerekli görülürse birtakım tahlilleri yaptırmanız istenebilecektir. Bu aşama da ayrıca çeşitli röntgen incelemeleri ve ağzınızın modellerinin elde edilmesi gerekebilecektir.   Bütün implantlar başarılı mı? implant yerleştirme kararına varırken göz önünde bulundurulması gereken bir çok faktör vardır.  Öncelikle hasta sağlıklı olmalı, hastanın iyileşme gücü olmalıdır.  Örneğin hasta, kontrol edilmeyen şeker hastası ise yarı-iyileşme komplikasyon yaratabilir.  Bu hastalık implantların yerleştirilmesi tamamlandıktan sonra gelişirse de implantların gelecekteki durumlarında komplikasyonlara yol açabilir.  Ayrıca hasta muayene edilmeli, hastaya uygun implant ve implantı yerleştirme yöntemi özenle seçilmelidir.  implantlar dişhekimi tarafından özenle yerleştirilip bakılmasının yanı sıra hastadan da özel ilgi görmelidir.  Dişhekimi veya hasta implantlara iyi bakamazsa komplikasyonlar ortaya çıkabilir.  Bunların yanı sıra sigara içen ve fazla alkol kullanan hastalarda implantların başarısı etkilenmektedir. implantların ömrü ne kadar? implantların ağızda otuz yıl kadar sorunsuz kaldığı görülmüştür.  Fakat implantlardan ortalama beklenti bundan kısadır.  implantın ömrü bir çok etkene bağlıdır.  Hastanın sağlığı ve implantların iyi bakımı bunların ikisidir.  Sonuçta implantlar bir ömür boyu kullanılabilirler.  Ömürlerini etkileyen bir çok etkeni ve sizin risklerinizi dişhekiminiz size açıklayacaktır. implant yapma kararında yaşlılık etken faktör mü? Hayır.  Sağlık yaştan çok daha önemli bir faktördür.  70-80'lerindeki birçok hastanın cerrahi riskleri daha genç fakat sağlık sorunu olan hastalardan daha azdır.  Ayrıca daha yaşlı kişilerin implanta ihtiyacı gençlerin ihtiyaçlarından daha olasıdır çünkü yaşlılarda daha çok diş kaybı olmuştur.   implantların vücut tarafından reddedilme riski var mı? implantlar organizma için herhangi bir yan etkisi olmayan maddelerden yapılmış, ve yıllardır yoğun araştırmalara tabi tutulmuştur.  Bu maddeler genellikle titanyum gibi metaller, ve hiç bir zaman canlı bir organizmanın parçası olmayan benzeri diğer maddelerdir.  Vücudun bunlara karşı antigen üretip kalp ve böbrek transplantlarında olduğu gibi reddetmesi mümkün değildir. Kanser riski var mı? Tıbbi literatürde implantların kansere neden olduğunu gösteren hiç bir bulguya rastlanmamıştır. implantlar kozmetik amaçlarla kullanılır mı? implantlar genelde kozmetik nedenlerle kullanılmazlar.  implantların kullanılmasındaki amaç protez dişlere dayanak vermektir.  Protezdişler kullanarak kozmetik düzeltmeler yapılabilir fakat böyle bir tedaviye başlamadan önce beklentilerinizi tamamı ile diş hekiminize danışmalısınız. implantların başarısı garantili mi? Ağzınıza giren ve sizin kontrolünüz altında olan hiç bir şey için garanti vermek mümkün değildir. Bir organ nakli veya kalp ameliyatı sonrasında sağlık durumunuzun ne ölçüde garantili ise implant uygulamaları içinde aynı durum geçerlidir. implant yerleştirilmesi ne kadar zaman alıyor? Bu süre, durumunuz, ihtiyaçlarınız ve yapılacak işlere bağlıdır.  Bir tek ameliyat yarım saat ile bir kaç saat arası sürebilir.  Bütün bir tedavi bir ameliyatla da bitebilir, bir dizi ameliyat ve randevu da gerektirebilir.  İyileşmenin tam olması aylar alabilir.   Yaşa bağlı kemik kaybı ve yumuşak dokuların değişimi  Not: Görselin büyük hali için üzerine tıklayınız.  
  • 20 Yaş Diş Çekimi
    20 Yaş Diş Çekimi
    Hepimizin bildiği gibi ağzımızda en son süren dişler üçüncü azı (20' lik diş) dişleridir. Genelde 17 ila 25 yaşları arasında sürmeye başlarlar. Bu dişlerin ağızda bırakılıp bırakılmaması konusu tartışmalıdır. Eğer doğru pozisyonda sürerlerse ve çevre dokulara zarar vermiyorsa bu dişin yerinde kalmasında bir sakınca yoktur. Çene kemiğine kaynaşmış ve anormal pozisyonlu bir dişin (röntgenle tespit edilmiş) ileride yol açacağı zararlar göz önüne alınarak çekimine karar verilebilir. Diş arkındaki yer darlığı durumlarında dişin sürmesi dişeti- kemik ve diğer komşu diş engeline takılabilir.  Yirmilik dişin çekilmesini gerektiren haller nelerdir?   ÇÜRÜK: Tükürük, bakteri ve yiyecek parçacıkları yeni çıkmakta olan dişin açtığı yuvada birikerek hem yirmilik dişi hem de yanındaki azı dişini tehdit eder. Bu tip çürükleri fark etmek ve tedavi etmek oldukça zordur. Ağrı ve enfeksiyona yol açan ve apseyle sonuçlanan ağır tablolar meydana gelebiliyor. DİŞETİ HASTALIĞI (perikoronit):Kısmen çıkmış bir yirmilik dişin dişetinde bakteri ve yiyecek artıklarının depolandığı bir enfeksiyon odağı oluşur. Bu durum ağız kokusu, ağrı, ödem ve trismusa (ağzın tam açılamaması hali) sebep olur. Enfeksiyon lenfler aracılığı ile yanak ve boyuna yayılabilir. Yirmilik dişin etrafındaki bu enfeksiyona yatkın zemin her seferinde kolayca enfekte olmaya adaydır. (Bakınız, Dişeti hastalıkları) BASINÇ AĞRISI: Sürme sırasında komşu dişlere de basınç uygulanıyorsa sıkışmadan dolayı da bir ağrı hissedilebilir. Bazı durumlarda bu basınç aşınmaya yol açar. ORTODONTİK SEBEPLER: Pek çok genç birey dişlerindeki çapraşıklıkları düzeltmek için ortodontik tedavi görmektedir. Yirmi yaş dişlerinin sürme basınçları diğer dişlere de yansıyacağından diğer dişlerde de bir hareketlilik olur, çapraşıklıklar artabilir. PROTEZLE İLGİLİ SEBEPLER: Protez planlaması yapılan bir ağızda yirmilik dişleri hesaba katmak gerekir. Çünkü, yirmilik diş çekildikten sonra değişen ağız yapısına göre yeni bir protez yapmak gerekecektir. KİST OLUŞUMU: Gömük bir dişin sebep olduğu kistik vakalar gözlenmiştir. Kist kemik yıkımına, çene genişlemesine ve çevredeki dişlerin yer değiştirmesine ya da zarar görmesine sebep olur. Kemik yıkımını önlemek için diş çekilmeli ve kist temizlenmelidir. Nadiren bu kist çok geniş alanlara yayılırsa tümörlere dönüşebilir veya çene kemiğinde kendiliğinden kırılmalara yol açabilir.(Bakınız, Diş Apsesi) Hiçbir rahatsızlık vermese de kötü pozisyonlu bir yirmilik diş niçin çekilmelidir? Dişin pozisyonunun bozuk olması enfeksiyon için tek başına yeterli bir sebeptir. böyle bir durumda bahsedilen problemler mutlaka yaşanacaktır. Üstelik bu tip problemler aniden ve beklenmeyen bir zamanda gelişirler. Yirmilik dişler, fırça ve diş ipiyle ulaşılması zor alanlarda bulunurlar. Zamanla çürümeye yol açan bakteri, asit ve yiyecek artıkları bu bölgede toplanır. Eğer diş çürür ve dolguyla restore edilmezse diş kısa zamanda iltihaplanır. Bu dişleri temiz tutmak zor olduğundan biriken bakteri ve yiyecek artıkları kötü ağız kokusuna sebep olur. Dişeti altında yatay (düşeyden sapmış) pozisyondaki gömük bir diş, diğer dişlerin hareketi, sıklaşması ve çarpıklaşması ile sonuçlanacak olan bir basınç oluşturur. Gömük dişin üzerini kaplayan dişetinin altına toplanan bakteriler enfeksiyona yol açar. Yirmilik dişlerin çekilmesi için en uygun zaman nedir? İmpact- kötü pozisyonlu bir diş şikayete yol açsın ya da açmasın 14 ila 22 yaşları arasında çekilmelidir. Genç yaşlardaki operasyonlar teknik olarak daha kolaydır ve iyileşme daha çabuk olur. 40 yaşın üstünde operasyonlar epey zorlaşır.Ayrıca yaşın artmasıyla birlikte yan etkiler de artar ve iyileşme dönemi uzar. Akut- aktif enfeksiyonun olduğu durumlarda (perikoronitis) diş çekilebilir mi? Genellikle hayır. Enfeksiyonun var olduğu bir durumda müdahale edilirse enfeksiyon çevreye yayılır, yara iyileşmesi geç ve güç olur. Lokal ağız hijyeni, antibiyotikler ve bazen de karşı çenedeki yirmilik dişin çekimi ile enfeksiyon kontrol altına alınır. Diğer diş çekimlerinden farklı mıdır? Yirmilik dişin konum,şekil ve boyutuna bağlı olarak uygulanacak işlemin zorluk derecesi değişir. Basit bir çekimden sonra hafif bir şişlik, ağrı ve kanama olabilir. Daha özel işlemler gerektiren bazı kompleks çekimler de uygulanabilmektedir. Dişhekiminizin alacağı önlemler ve bulunacağı tavsiyeler yan etkileri minimalize eder. Bu çekimi takiben -dry soket- denen bir iyileşme bozukluğu yaşanabilir. Çekim boşluğunda kan birikmez ve ağrı da gelişebilir. Birkaç gün içinde durum düzelir. Ayrıca dişhekiminin tavsiyelerine uyulduğu takdirde bu olayla hiç de karşılaşılmayabilir. İleri yaşlarda kemik yapısı yoğunlaştığı ve esneklik azaldığı için çekim zorlaşır, iyileşme yavaşlar.  Operasyon sonrası bakım Yara yeri kurcalanmamalıdır. Yoksa ağrı, enfeksiyon veya kanama gelişebilir. İlk 24 saat boyunca o taraf ile çiğneme yapılmamalıdır. İlk 24 saat sigara içilmemelidir. Çünkü sigara kanamayı arttırıp iyileşmeyi bozar. Tükürülmemelidir. Yoksa kanama artar ve pıhtı yerinden oynayabilir. Kanama kontrol edilmeli. Eğer dikiş atılmamışsa steril gazlı bezle tampon yapılır. Pıhtı oluşumu için tampon yarım saat ağızda tutulmalıdır. Tampon alındıktan sonra kanama devam ediyorsa yeni bir tane konur. Şişkinliğin kontrolü. Operasyon sonrası bölgeye soğuk bir tampon uygulayarak dolaşım yavaşlatılır ve yüzün şişmesinin önüne geçilir. Uygulama şöyle olmalıdır: 20 dakika soğuk tampon- 20 dakika ara- tekrar 20 dakika soğuk tampon şeklindeki periyotlarla devam edilir. İlk 24 saatten sonra her 2 saatte bir ılık tuzlu suyla ağzı gargara yapmak gerekir. karışım 1 bardak ılık suya 1 çay kaşığı tuz koymak suretiyle hazırlanır.   
  • Parmak emme
    Parmak emme
    Parmak emme, normal çocuklarda herhangi bir pisko-patolojik etken olmaksızın 3-4 yaşlarına kadar görülen bir olgudur.Bebeklerin çoğu başparmaklarını ya da diğer parmaklarını emerler. Zararsız bir davranış olan parmak emmeye hemen bebeklerin tümünde rastlanmasının en önde gelen nedeni,yeni doğan bebeklerin parmak emmeyi daha anne rahminde, (uterus) öğrenmiş bulunmaları ve doğuştan sahip oldukları en güçlü reflekslerden birinin emme refleksi olmasıdır.Nitekim ender olarak yeni doğan bazı bebeklerin parmak ya da bileklerinde görülen kabarcıklar bunun bir sonucu olmaktır.Annelerin büyük bir çoğunluğu parmak emmenin açlıktan kaynaklandığını düşünürler.Oysa bu emme %50'den %87'lere varan yüksek bir oranda beslenmeye bağlı olmayan yaygın bir davranış niteliğinde görülür.1 yaş çocuklarının hemen yarısı parmaklarını emerler.9 ayda itibaren uykuyla parmak emme arasında yakın bir ilişkinin olduğu, uykusu gelen bebeğin parmağını ağzına götürdüğü görülür. Çocuğu parmak emmeden vazgeçirmek üzere yapılan çabalar, 3 yaşına kadar çocuk tarafından dirençle karşılanır. Bazı bebekler yeni dişlerinin çıkması ,bazıları da zorlukla karşılaştıklarında utanma ve sıkılma belirtisi olarak parmaklarını emerler. Genellikle 18. ay dolaylarında sıklaşan parmak emmenin 4 yaşına doğru kaybolması beklenir. Araştırmalar en geç 5-6 yaşlarında sona erdiği takdirde parmak emmenin zararının olmadığını,ancak süregelmesi halinde dişlerde deformasyona neden olabileceğini kanıtlamıştır. Alt ıslatmada olduğu gibi, sürekli parmak emme alışkanlığı da psikolojik sorun ve gerginliklerin bir sonucu olarak gelişebilir.   Ebeveynler parmağını emen çocukların çene kemikleri ve dişleri üzerinde ki etkilerini düşünerek endişeye kapılabilir. Parmak emmenin alt ve üst dişleri geri ittiği doğrudur. Parmak emmenin dişleri ne kadar etkilediği parmak emme süresine ve en önemlisi parmağın ağızda ki duruşuna bağlıdır. Süt dişlerinde oluşan bu değişiklik 6 yaşından sonra çıkan asıl dişleri etkilemediği işaret etmektedir. Parmak ve emzik emme Emme fonksiyonu yeni doğmuş çocuklarda çok kuvvetlidir. Ancak parmak emme ve dil emme alışkanlıkları ilk 1.5 sene normal olmakla birlikte 2 yaşın sonunda kaybolur.Ancak parmak emme, emzik emme alışkanlığı devam edecek olursa henüz gelişmekte olan kas ve kemik yapıları üzerine basınç uygulayarak dişlerin yer değiştirmesine yol açar. Bu durumda üst ön dişler öne alt ön dişler ise geriye doğru eğilir ve alt ve üst ön dişler arasında açıklık meydana gelir.Alışkanlık bırakılırsa bu açıklık kapanır ancak 3.5 yaşından sonra kalıcılık artar. Parmak emme alışkanlığı gece uyurken de deva ederse daha etkili olur ve bunun sonucunda üst çenede darlık (V şeklinde bir çene kavsi) meydana gelir.  Parmak emme alışkanlığı karşısında anne babanın yapacağı en sağlıklı yaklaşım nedir? Olayı telaşa kapılmadan sabırla karşılamak ve sürekli ilgilenmekten kaçınarak, çocuğa bu alışkanlığın bebekçe bir davranış olduğunu, başkalarını gözüne hoş görünmeyeceğini basit bir dille anlatmaktır. Aile içinde sürekli aynı alışkanlığı konu edilerek dikkatleri çocuk üzerine çekmek, bu nedenle telaşa ve gerginliği girmek ve çözüm amacıyla çocuğu sürekli eleştirmek yanlış anne baba davranışları arasında sayılır. Okul yaşında parmağını emme çocuk, öğretmenin uyarısı, anne babasının eleştirisi, hatta arkadaşlarını alaylarını karşın bu alışkanlığını sürdürür. Bu durumda çocuğa yapılan olumlu tavsiye ve açıklamalarla psikolojik açıdan uyumunun sağlanması, sorunu ortadan kalkmasına neden olabilir. Burada önemli olan, bir gerileme (regression) belirtisi sayılan bu alışkanlığı oluşturan etkenlerin ana baba tarafından keşfedilerek ortadan kaldırılması. Örneğin,yeni bir kardeşin doğumu,çocukta bu tür bir alışkanlığın başlamasına neden olabilir.Cıvıldayan, emekleyen, parmak emip tırnak yemeye başlayan çocuk ,bu tür bebekleşme hareketleriyle kaybettiği ilgiyi kazanma savaşımına girer. Daha önce de belirttiğimiz gibi, kardeşin doğumundan önce çocuğun hazırlanması, kardeşin varlığına karşın çocuğun statüsünün devam edeceği ve onun yerinin ayrı olduğu konusunda çocuğun ikna edilmesi, kardeşin yardıma muhtaç bir yakını olması nedeniyle elbirliğiyle ona bakma gereğine çocuğun inandırılması ondaki gerginliği azaltır. Böylelikle bu gerginlikten kaynaklanan alışkanlıklar da zamanla kaybolur. Alt ıslatma benzerliği nedeniyle parmak emme de yaşla azalır.Bu konuda da yine özellikle ilk çocukluk döneminde tedaviden kaçınılmalıdır.Okul öncesi dönemindeki parmak emme ya da alt ıslatma durumunda gereksiz telaş yerine, olayın temelinde anne babanın da etkisi bulunduğu düşünülerek uzmanlarca sabırlı ve sürekli bazı eğitimsel önlemler uygulanmalıdır. Parmak emmenin giderilmesi için alınacak önlemler; Anne ve babaya parmak emmenin ilk dönemlerde zararsız bir faaliyet olduğu açıkça anlatılmalıdır. Parmak emmenin biraz önce değindiğimiz gibi diş deformasyonlarına sebep olmadığı, bir hastalık mahiyetinde olmadığı açıkça anlatılmalıdır. Çünkü buna inanan anne, baba ve aile büyükleri ömür boyu sürecek bu kötü alışkanlıktan çocuklarını vazgeçirmek için çok şiddetli tedbirlere başvururlar. Hatta çocukların parmaklarına acı biberler sürenler, dayak atanlar, ellerini kollarını arkadan bağlayanlar,eline parmaklarına iğne batırıp onlar unutamayacakları acı verecek cezalar uygularlar. Bu tenkitler, azarlamalar, dayak atmalar, parmağa acı sürmeler çocukta olumsuzluğun yükselmesine neden olabilir. Anne babayı rahatsız etmek için bir davranış olarak kalmasını pekiştirebilir.Parmak emme kendi başına çocuklukta ve sonradan uyumu etkileyen bir alışkanlık değildir. Özel bir düzeltici tedbir olmayı da gerektirmez. Ancak parmak emmeye başlayan veya bunu alışkanlık haline getirmiş çocuklara bu alışkanlıkları terk etmeleri için uygun olmayan tedbirlerin, cezaların uygulanması sonucu bir çok uyum ve duyusal problemlerin ortaya çıkmasının nedeni olabilir. Basit bir alışkanlığı terk ettirmek için uygulanan metotlar durumla ilgisi olmayan yeni ve kronik bazı uyum bozukluklarına sebep olabilir.Küçük yaşlarda çocuklar uygun şekilde beslenmelidir. Gıda ve anne sütünün kalitesi yanında çocuğun gıda verilirken tutumuna özel bir yer ve önem vermek gerekir. Çocuk gerek anne memesinden ve gerekse biberonla beslenirken annenin göğsüne onun sıcaklığını duyacak şekilde yaklaştırılmalıdır. Bir taraftan çocuğa gıdası veya meme verilirken diğer taraftan anne çocuğa gözlerinden sıcak sevgi akıtmalıdır. Çocuğun gevşek tutulması,hırpalanarak, azarlanarak gıda verilmesi büyük bir anlam taşımaz, haysiyet sahibi bir gence al zıkkımlan diye yiyecek vermenin yaptığı etkiyi yapar. Uygar insanların köpekleri beslerken yaptığı içtenliği insan yavrusundan esirgerler. Uygun şekilde beslenme bu problemin ortaya çıkmasında en büyük engel teşkil eder.Belki çocuk parmak emme veya lastik meme emmeden özel bir haz duyabilir. Bu hiçbir zaman zararlı bir alışkanlık değildir. Normal davranışlar ve ilişkiler yoluyla bu alışkanlık 1 yaşının sonunda terk edilebilir.Eğer çocuk yürümeye başladıktan veya 1 yaşından sonrada bunu yapıyor yani parmağını emiyorsa bu çocuğun fazla yorgun, rahatsız, mutsuz, sıkıntılı, üzüntülü olduğunun belirtisidir. Çocuğun durumunun incelenmesi düzeltici tedbirlerin yalnız bir belirti olan parmak üzerinde değil bütün durumu düzeltmeye yöneltilmesi gerekir. Çünkü parmak emmenin asıl nedenleri ortadan kalkmadıkça çocuk parmak emmeye devam edecektir.Çocuğa uygun dinlenme, geniş ve çeşitli faaliyet olanakları, oyun ortamları meşgul olmak için olanaklar sağlanmalıdır.Anne babanın uygun olmayan davranışları düzeltilmelidir. Çocuklara bu alışkanlığından dolayı şiddet hareketleri uygulanmamalı ve çocuk batıl fikirlerle korkutulmamalıdır.Mükafat vaadi, çocuğun bunu terk etme arzusunu ve gücünü harekete getirecek, çeşitli tedbirler çocuğu harekete getirerek çocuğun bunu bırakmasını sağlayabilir. Çocuk parmağını ağzına götürdüğü zaman uyarıcılık yapacak zararsız acı mayi sürülmesi ve geceleri hatta gerekiyorsa gündüz çocuğa eldiven takılması, alışkanlığı sona erdirmesi için iyi bir hatırlatıcı olabilir.Çocuğa bilhassa kendi kendini kontrol etmek için, isterse bu alışkanlığı terk edeceği inancını kazandırmak, alışkanlığı yenmek için iyi bir hatırlatıcı olabilir.Çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde parmağını emmeye devam ediyorsa kendisine telkinlerde bulunmak faydalı olabilir. Çocuğa bu yaptığının çocukça bir davranış olduğu başkalarının gözüne hoş görünmediği onun anlayabileceği bir dille anlatılır. Çocuklar bu yaşlarda genellikle büyük bir insan gibi olmaya, ebeveyni taklit etmeye özenir. Çoğu zaman onlar gibi davranır. Ebeveyn çocuğun bu durumunu çok iyi değerlendirmelidir. Kendilerinin parmak emmediklerini, çünkü bu durumun pek hoş olmadığını söylemeleri çoğu zaman etkili olabilir.Çocuğun erken memeden kesilmesinin karamsar, sadist geç memeden kesilmesininse güvenli ve iyimser bir kişilik geliştirdiği açıklanmıştır.
  • Diş Çekimi
    Diş Çekimi
    Dişler neden çekilir? Günümüzde, bilimsel ve teknolojik ilerlemenin dişhekimliği bilimine katkıları sayesinde, öncelikle dişi tedavi etmek ve ağızda tutmak hedeflenmekle birlikte, bazı durumlarda, hasta sağlığını koruma veya tedavi planlaması nedeniyle diş çekimine başvurulmaktadır. Bu durumları şöyle özetleyebiliriz:      İleri derecede çürük ve madde kaybı yüzünden tedaviyle kurtarılamayan dişler.     Çarpma sonucu, tedavisi mümkün olmayacak şekilde kırılan dişler.     Kanal tedavisine rağmen kurtarılamayan apseli dişler.     İleri derecede dişeti iltihabı nedeniyle sallanan dişler.     Zamanında düşmeyen süt dişleri.     Aşırı konum değişikliği (dönme, devrilme vb.) nedeniyle sorun yaratan dişler     Kist ya da tümör içindeki dişler.     Tam sürememiş (gömük) ve sorun yaratan dişler.     Yer darlığı nedeniyle ortodontik tedaviye yardımcı olmak amacıyla, sorunsuz olduğu halde bazı dişler çekilebilir.   Diş çekimi kuvvet gerektirir mi? Bu bakımdan bayan ve erkek dişhekimleri arasında fark var mıdır? Çekim sırasında elbette bir kuvvet uygulanır. Ancak çekim aletleri zaten hekimin uyguladığı kuvveti birkaç katına çıkaracak şekilde tasarlandığından, aşırı kuvvet olumsuz sonuçlar bile doğurabilir. Dolayısıyla diş çekimi daha ziyade, teknik bilgi ve beceri gerektiren bir girişimdir. Birçok çene cerrahının bayan olduğu unutulmamalıdır.   Çekim sırasında diş neden kırılır?       Özellikle büyük azılarda, yani çok köklü dişlerde, kökler çok ayrık ya da kıvrık olduğunda.     Kemiğin elastikiyetini kaybettiği yaşlı kişilerde.     Yine esnemeyen çok kalın çene kemiğine sahip olan kişilerde     Aşırı madde kaybı nedeniyle tutacak yeri azalmış ve kırılganlaşmış dişlerde çekim sırasında kırılma olabilir. Bu korkulacak bir durum değildir. Anestezi, yani uyuşma başarıyla sağlanmışsa, dişhekimi bu iş için üretilmiş aletlerle, kalan parçaları acısız bir şekilde çıkartır.   Diş çekimi korkusunu yenmek için ne yapılabilir? Bu korkunun hiçbir şekilde giderilemeyeceğinin anlaşıldığı özel durumlarda, genel anestezi altında çekim yapılabilir. Ancak çoğunlukla hasta hekim arasındaki diyalog ve yaklaşım böyle bir girişimin gerekmediğini göstermektedir. Öncelikle çekilmesi gereken dişin vücuda verdiği zararlar ve ağrı gibi olumsuzluklar göz önüne alınarak, bundan kurtulmak gerektiği hatırlanmalıdır. İyi bir uyuşma sağlandıktan sonra, çekim sırasında, sadece bir basınç hissi ve dişin yükselmesi sırasında küçük çıtırtılar duyulabilir. Ağrı ya da acı olmaması gerekir. Genellikle insanlar çevrelerindekileri korkutmayı severler ve bu basınç ve çıtırtıları abartarak anlatırlar. Bu tür yanlış telkinlerin etkisinde kalınmamalı, her türlü soru hekime yöneltilmelidir. Çekim öncesi yapılması gereken şeyler nelerdir? Eğer doktorunuzun önerdiği bir ilaç (örneğin antibiyotik) söz konusuysa, mutlaka saatlerine uyarak, düzenli bir şekilde kullanmalısınız. Bir hastalığınız ya da allerjiniz varsa ve ayrıca bu yüzden sürekli kullandığınız ilaçlar mevcutsa, kesinlikle bunları hekiminize söylemelisiniz. Çekimden önce pıhtılaşmayı geciktiren aspirin türü ilaçlar kullanılmamalıdır. Mümkünse dişler güzelce fırçalanmalı ve bir antiseptikli suyla çalkalanmalıdır. Böylece ağızdaki bakterilerin azalması ve enfeksiyon riskinin düşürülmesi iyi olur.  Diş çekiminden sonra nelere dikkat edilmeli? Çekim yarasının üzerine konan tampon yarım saat kadar tutulmalıdır. Bu tampon atıldıktan sonra, gerekmiyorsa tekrar tampon konmamalı, oluşan pıhtının bozulmamasına özen göstermelidir. Ağız suyla çalkalanmamalıdır. Çekim sonrası iki saat kadar bir şey yenmemeli, bu süre dolduktan sonra da mutlaka ılık şeyler tecih edilmeli ve çok sıcak ya da soğuk yiyeceklerden uzak durulmalıdır. 24 saat sigara içilmemelidir. Sigara  pıhtının bozulmasına ve yara yerinin ltihaplanmasına neden olabilir. Kuru soket denen bu durum uzun süre ağrıya sebep olur. 24 saat alkol alınmamalıdır. Hiç bir şekilde çekim yerine dokunulmamalı, yara bölgesi emilip tükürülmemelidir. Yaralı bölge 24 saat kullanılmamalıdır. Ağrı olursa aspirin dışında bir ilaç tercih edilmeli, mümkünse bunun için hekime danışılmalıdır. Çekim yeri mutlaka temiz tutulmalıdır. Yara içerisine yemek artığı dolması önlenmelidir. Çekimden 24 saat sonra, yumuşak bir diş fırçasıyla bölge yavaşça fırçalanmalıdır. Bu sırada ılık tuzlu su gargarasından da faydalanılabilir. Kanamanın hafif bir sızıntı halinde 6- 24 saat sürmesi normal kabul edilmektedir.  Ancak aşırı bir kanama varsa ya da bu süre aşılmışsa mutlaka dişhekimine başvurulması gerekir. Aynı şekilde, uzun süren ağrı şişlik  durumlarında da hekime haber verilmelidir. Sızıntı şeklinde devam eden kanamalarda, ıslatılmış bir çay poşeti, gazlıbezle sarılarak yara yerine konulabilir. Bu şekilde bir süre tampon yapmak, çayın içindeki bazı maddelerin kan durdurucu özelliği nedeniyle faydalı olabilir. Yara iyileştikten sonra ne yapılabilir? Çekim boşluğunun yerine, duruma göre, köprü, protez ya da implant uygulanmalıdır. Diş eksikliği sindirim bozukluklarına yol açabileceği gibi, çekilen dişe komşu olan dişlerde konum bozuklukları (eğilme, devrilme vb.) ve buna bağlı olarak çiğneme sorunları da oluşabilir.  Gömük diş nedir, çekimi gerekli midir? Diş etrafındaki çene kemiğinin çok yoğun olduğu ya da dişetinin çok kalın oluduğu durumlarda, çene kavsinin dar olması nedeniyle dişin sürecek yer bulamaması halinde, süt dişlerinin erken kaybı sonucu ya da bazı hastalıklara bağlı olarak sürememiş ve dişetinin altında, kemik içinde kalmış dişlere gömük diş denir. Bu dişler apseye neden oluyorlarsa, ağrı yapıyorlarsa, dişin büyüklüğü ve konumu çene kırığı riski taşıyacak kadar kemiğin incelmesine neden oluyorsa, tümör ya da kist ile birlikteyse ve komşu dişin çürümesine yol açıyorsa çekilmeleri gerekir.
  • Ortodonti-Çapraşık Diş Tedavisi
    Ortodonti-Çapraşık Diş Tedavisi
    Çapraşık Dişler İçin Tel Tedavisi Dişhekimliğinin bir uzmanlık dalı olan ortodonti (ortodonti uzmanı = ortodontist), diş, çene ve yüz kompleksini normal yapı ve gelişim, anomaliler ve anomalilerin tedavisi yönünden ele alan bilim dalıdır. Önceleri estetik amaçla işe başlanmış zaman içerisinde sınırları genişletilip, bugünkü konumuna ulaşılmıştır. Günümüzde ortodontinin hitap ettiği kitle oldukça genişlemiş ve uygulama alanı da aynı oranda artmıştır. Son yıllarda yapılan araştırmaların sonuçlarına göre tüm dünyada koruyucu dişhekimliğinin önem kazanması, daha bilinçli bir kitle yaratmış ve diş çürüğü vakalarında gözle görülür bir azalma meydana gelmiştir, buna bağlı olarak da kalıtım, gelişim yetersizlikleri, çeşitli yanlış alışkanlıklar (parmak emme, uzun süre yalancı meme ve biberon kullanma, dudak ısırma) gibi faktörler sebebiyle oluşan rahatsızlıklar sonucu ortodontiye duyulan ilgi de artmıştır. Ortodontinin sınırları Süt dişlenme dönemi olarak adlandırılan okul öncesi yıllarda parmak emme, dudak yeme, ağıza yabancı cisim sokma gibi alışkanlıklara bağlı olarak ortaya çıkan sorunların mümkün olduğu kadar azaltılmasına yönelik uygulamalardır. Bu alışkanlıklar süt dişlenme döneminde ortadan kaldırılırsa iskelet yapıda kalıcı bir bozukluk oluşmadan iyileşme sağlanır. Bunun için de birtakım ağız içi veya ağız dışı aygıtlardan yararlanılır. Karışık dişlenme dönemi ilkokul çağı çocuklarını kapsar, ağızda hem daimi hem de süt dişlerinin bulunduğu dönemdir. Bu dönemde zamanından önce veya sonra süt dişlerinin kaybedilmesi alttan gelen daimi dişlere rehberlik edememesi sonucunda birtakım  yer darlığı problemleri oluşabilir. Oluşan çapraşıklığın (çarpıklığın) giderilmesi ortodontinin ilgi alanına girer. Yine bu dönemde başlayıp ergenlik çağının sonuna kadar devam eden çeneler arası uyumsuzlukların giderilmesi de ortodontinin konusudur.Daimi dişlenme döneminde diş dizilerindeki bozukluklar diş çekimi yapılarak veya yapılmadan sabit ya da hareketli aygıtlarla düzeltilebilir.Dişeti hastalıklarına bağlı olarak meydana gelen diş düzensizlikleri (yamuk dişler) veya diş kaybına bağlı olarak meydana gelen düzensizliklerin tedavileri de ortodontinin konusudur.  Ortodonti (tel tedavisi) hangi yaş guruplarında uygulanabilir? Dişsel düzeltmelerde yaş sorun değildir. Hasta kaç yaşında olursa olsun tedavi mümkündür. Eğer bireyin kemik yapısında bir düzensizlik söz konusu ise (iskeletsel) yaş önemlidir. Bu durumda fonksiyonel tedaviye gereksinim vardır ki bu tedavi de ergenlik çağına kadar olan sürede yapılır. Ortalama tedavi süresi 24 ay olmasına rağmen kişiden kişiye değişir. yetişkinlerin tedavisi çocuklarınkine oranla biraz daha uzun sürer.  Ortodontiste ne zaman gitmeli? Çocuklarda ilk dişlerin (süt dişleri) konumları hakkında çok fazla endişelenmeye gerek yoktur. Bu dişler arasında bulunan boşluklar, doğal gelişim göstergesidir. Erişkinlerin dişlerindeki gibi sıkı temaslar ileride meydana gelebilecek yer darlığı ve dolayısıyla dişlerde çapraşıklığın (çarpıklığın) göstergesi olabilir. Daimi dişler 6-7 yaşlarında sürmeye başlarlar ancak 7-9 yaşları arasında, kesici dişler sürene dek pek fazla problem görülmez. Ancak süt dişlerinin tümü daimileriyle yer değişene dek  yerinde tutulmalıdır. Aile hekiminiz sizi erken yaşta bir ortodontiste yönlendirse dahi bu her zaman tedavinin çok erken başlatılacağı anlamına gelmez. Çoğu dikkatli dişhekimi potansiyel bir problemin kontrol atında olduğu ve en uygun tedavi zamanının geçmediğinden emin olmak ister. Çocuklarda çenesel problemlere erken yaşlarda müdahale etmek gerekirken, sadece dişlerin düzensizlik gösterdiği durumlarda tedavi için zaman vardır. Erişkin hastaların da dişleri hareket ettirilebilir yani bu tür tedaviler için zaman aşılması söz konusu değildir. Artan yaşın tedavi süresini uzatması ve tedaviyi biraz zorlaştırması mümkün olabilir. Yine de yaş faktörü dişlerin destek dokularının sağlıklı olması kadar önemli değildir.   Ortodontide Görünmeyen Diş Telleri Var mıdır? Evet. Çeşitli estetik kaygılardan dolayı geliştirilmiş bazı metotlar vardır.  Ortodontik sorunların sebepleri 1.Beslenme Bozuklukları: Yeterli beslenemeyen kişilerde, çene ve yüz yapısında hacimsel küçülme meydana gelecek ve normal hacimdeki dişler küçük çenelerde gerekli yeri bulamayacakları için çapraşıklıklar, rotasyonlar (dönme), hatta gömüklük olguları görülecektir.2.Ağızdan Nefes Alma: Kronik iltihaplar ve benzeri nedenler,uzun süre devam ederse bademcikler aşırı derecede büyüyebilir. Bu durumda solunum yolları daralır ve nefes alma güçlüğü meydana gelir. Bu güçlüğü yenebilmek ve o bölgedeki hava geçiş yolunu genişletebilmek amacıyla çocuk alt çenesini ve buna bağlı olarak dilini öne alma zorunluluğu duyar. Bu durum, uzun süre devam edecek olursa alt çenenin öne doğru konumu yerleşir. Dil ön dişler arasına girer ve dişlerin sürmelerine engel olursa açık kapanış meydana gelir. Hasta burundan nefes alamıyor ise ,üst çenenin büyüme potansiyeli üzerinde negatif etki oluşabilir.3.Parmak Emme: Yeni doğmuş bir bebekte oldukça gelişmiş bir emme mekanizması vardır. Emme içgüdüsü tatmin edilmemiş bir bebek, bu ihtiyacını gidermek için bazı alışkanlıklar edinir. Anne sütü ile 9-18 ay beslenen çocuklarda çoğunlukla bu alışkanlık görülmez. Yapılan araştırmalar parmak emmenin yaşamın ilk birkaç haftasında açlığa bağlı olarak geliştiğini göstermiştir. Dişlerin sürmeye başladığı dönemde lokal iritasyonlardan doğan ağrı, parmak emme yoluyla giderilebileceğinden bu alışkanlığın dişlenmeye yardımcı olduğu düşünülebilir. Parmak emme yaşla azalır.   Çocuklar niçin parmak emer? Ani olarak anne memesi veya biberondan kesilme Bebek beslenirken emmesi çok kısa sürede sonlandırılırsa Bebeği uzun periyotlarla beslemek   Parmak emme alışkanlığında erken dönemde hiç önlem alınmaz. Bu dönemde alışkanlığı önlemek, çocuğun fizyolojisini etkileyeceği için zararlıdır.Parmak emme alışkanlığının tedavisi için kesin bir yaş söylenemez. Uygun zaman ayarlanması her çocuk için ayrı ayrıdır. Alışkanlığın derecesi, çocuğun geçmişi zaman ayarlanmasını etkiler. Genel olarak parmak emme 3.5 yaşından sonrada devam ederse tedaviye başlanmalıdır.Bu alışkanlığı devam ettiren çocukta, emilen parmağa ve sayısına göre etki alanında bulunan alt ve üst dişlerde yer değiştirmeler ve kapanış bozuklukları görülecektir.4. Yalanc Emzik: Fizyolojik özellikleri olan bir emziğin 1.5 yaşına kadar emilmesi zararlı değildir. Hatta çocuğun parmak emme gibi kötü bir alışkanlık edinmesini önleme yönünden faydalıdır. Yalancı emzikler devamlı olarak kullanıldıkları zaman, etki alanları içindeki dokulara uzun süreli etki yapacağı için o bölgelerde düzensizlik ve çeşitli kapanış bozukluklarına sebep olmaktadır.5. Yatış Şekli: Yatma şekli, genellikle alt çenenin yatma sırasındaki pozisyonunu belirler. Bu da bize alt çenenin ortalama günde 8 saat hangi konumda olduğu hakkında işaret verir.Örneğin yüz üstü yatan bir çocuk ile sırt üstü yatan bir çocukta alt çenenin konumu farklıdır.6. Diş sıkma: tırnak yeme, kalem ısırma, dudak ısırma gibi kötü alışkanlıklar.7. Dişeti problemlerine bağlı diş düzensizlikleri.8. Süt dişlerinin erken kaybı.9. 20 yaş dişlerinin öndeki dişleri sıkıştırmasına bağlı düzensizlikler.10. Diş kaybına bağlı olarak meydana gelen düzensizlikler.11. Hormonal düzensizlikler, sistemik hastalıklar.12. Genetik olarak yatkınlık. Ortodontik tedavi (tel tedavisi) yetişkinlere de yapılabilir mi? Evet. Gelişen teknoloji, çocukken yapılamayan ortodontik tedaviyi yetişkinlikte mümkün kılmakta; kendi düzgün dişleri ile gülümsemesi kişileri daha mutlu etmektedir. Aslında dişleri ilgilendiren tedaviler hemen her yaşta yapılabilir; yeter ki dişler ve periyodonsiyum sağlıklı olsun. Fakat çene kemiklerini ilgilendiren anomaliler ileri yaşlarda ancak ameliyatla düzeltilir.              ESTETİK BRAKETLER                                                  GELENEKSEL ve ESTETİK BRAKETLER   Çene ortopedisi ne anlama gelir? “Çene ortopedisi” çenelerin yüze veya birbirine göre bozulan ilişkilerini özel araçlarla düzeltmeyi amaç edinen bir ortodonti alanıdır. Mesela alt çene prognatizmi, alt çenenin geride olması (Class II) veya üst ileri itim küçük yaşlarda “ortopedik tedavi” ile düzeltilebilir (II: Sınıf anomaliler).Yalnız dişlerin düzeltilmesi ise “ortodontik tedavi” ile elde edilir; fakat çoğu zaman ortopedik tedavi ve ortodontik tedavi birlikte yürütülür.   Ortognatik cerrahi nedir? Ortodontik veya ortopedik tedavi ile dişlerin düzgün sıralanması gerçekleştirilebilir. Çeneler arası ilişkiler de bir sınıra kadar düzeltilebilir. Fakat bazı vakalarda ortodontik tedavi yetersiz kalır. Böyle durumlarda bir çene-yüz cerrahı ortodontistle birlikte çalışarak ağır bir anomaliyi cerrahi metotla düzeltebilir. Çok kısa sürede elde edilen estetik sonuç başarılı olmakta ve günümüzde ortognatik cerrahi tedavi gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ortodontik tedavi (tel tedavisi) sırasında dişler nasıl hareket eder? Diş üzerine yay, tel veya özel lastiklerle bir kuvvet uygulanırsa kuvvetin yönünde bir hareket oluşur. Hareket eden dişin önünde geçici bir süre için kemik dokusu yıkımı olur, hareketin aksi yönde ise yeni kemik dokusu yapılır. Böylece yeni yerlerini alan dişler, yeni bir kemik yuvasına da otururlar. Pekiştirme tedavisi nedir? Ortodontik tedavi yaklaşık 2 yıl sürer. Dişler düzeldikten hemen sonra etrafındaki yapılar (periodonsiyum) dişlerin yeni konumuna uyum sağlayamamıştır. Ayrıca kemik dokusu olgunlaşmamıştır. Bu nedenle apareyler çıkarılırsa dişler eski yerlerine dönebilirler. Bunu önlemek için düzelmiş dişleri yapılacak başka aygıtlarla yerlerinde pekiştirmek gerekir. Tedavinin bu son aşamasına pekiştirme tedavisi denir. Bu dönemde de çocukların dişlerine gereken özeni göstermesi şarttır.  Ortodontik aparey nedir? Aparey “aygıt” anlamına gelir. Ortodontik tedavide kullanılan bütün düzenekler bu adla anılırlar. Aparey ler çok çeşitlidir Bazı apareyler ağızdan çıkarılıp takılabilir. Bunlara “hareketli aparey” denir. Bunların üzerlerine konulan yaylar, vidalar, düzeltilecek dişlere bir kuvvet uygular. Hareketli apareylerin bazıları hem alt hem de üst çeneye oturur ve tek gövdeli (monoblok) olan bu aygıtlarla ortopedik tedaviler yapılır. Bazı aygıtlar dişler üzerine yapıştırılan oluklu bir metal (braket) ile bu oluklu metallere uygulanan tellerden oluşur. Bunlara “sabit aparey” denir. Aparey seçiminde kararı ortodonti uzmanı verir. Kural olarak en kısa zamanda, en etkin tedavi düşünülür. Ayrıca çocuğun tedavi yaptırma isteği, uyumu ve ailenin ekonomik koşulları da aparey seçimini etkiler. Ortodontik tedavide çocukların uyması zorunlu kurallar nelerdir? Ortodontik tedavide çocukların uyması zorunlu olan kurallar vardır. Anne ve babaların da tedavi süresince çocuklarını dikkatle izlemeleri gerekir. Bu kurallar şunlardır: 1- Ortodontik tedaviye başlamadan önce çürük dişlerin tedavi edilmesi ve diş etinin tam sağlıklı duruma getirilmesi gerekir.2- Tedaviye başlanınca ortodonti uzmanı, koyduğu tanıya göre çocuğa bir aparey uygular. Bu apareye ve dişlere daha önceki bölümlerde anlatıldığı gibi çok iyi bakılması; dişlerin düzenli fırçalanması şarttır. Hele sabit aygıtlarda dişlerin üzerine yapıştırılan olukların etrafında diş plağı çok çabuk yerleşir. Buna imkan verilmemesi gerekir.3- Hekim tedaviye başladıktan sonra hastasını ortalama ayda bir görür. Dolayısıyla ortodontik tedavide büyük görev, çocuklara düşer. Bu nedenle dişleri düzeltilecek çocuklarda tedavi isteği olması gerekir. Ailenin zorlaması çoğu zaman olumsuz etki uyandırmaktadır.4- Hekimin kontroller sırasındaki tavsiyelerine dikkatle uyulmalıdır.5- Randevular aksatılmamalıdır6- Apareylerde kırılma, kopma veya ağıza yapışan düzeneklerde çıkma varsa tedavi kesintiye uğrar. Böyle durumlarda hemen hekime başvurulmalıdır.7- Pekiştirme tedavisinde bıkkınlık gösterilmemeli; uygulanan aygıt ağıza düzenli takılmalıdır.   Günümüzde daha az farkedilen ortodontik apareyler mevcuttur.   Ortodontinin dışarıdan bakıldığında daha az farkedilmesi mümkün mü? Günümüzde daha az fark edilen malzemelerle ortodontik tedavinin en çekinilen özelliği olan tel görünümünden kurtulmak mümkün olabilmektedir. Dişin üst yüzlerine yapıştırılan apareyler metal renginde, beyaz veya diş renginde olabilirler. Hatta bazı durumlarda dişin görünmeyen arka kısımlarına da uygulanabilirler. Ortodontik tedavi (tel tedavisi) pahalı mıdır? Ortodontik tedavide fiyatlar vakanın şiddetine göre değişmektedir. Ortodontik tedavi uzun süreli bir tedavidir. Yapılan bir araştırmada aynı sürede Türk kadınlarının kuaför masrafının aynı uzunluktaki ortodontik tedaviden daha fazla tuttuğu hesaplanmıştır. Ortodontik tedavi yaptırmak istediğinizde bütçenize uygun ödeme planı konusunda size yardımcı olunacaktır.ilgili anahtar kelimeler: çarpık diş, yamuk diş, dizilim bozukluğu, çapraşık diş, düzensiz dişler, kapanış bozukluğu, ortodontist, ortodonti uzmanı, çiğneme bozukluğu, hatalı çiğneme.
  • Dolgu Türleri
    Dolgu Türleri
    Çürüme İhtimali Olan Bölgelere Dolgu Yaptırarak Çürükten Korunabilir miyiz? Hayır. Sağlam bir organı çürüyecek diye kopartıp almak mümkün değildir. Diş korumada en etkin önlemin dişleri fırçalamakla alınacağını tekrar hatırlatalım. Dolgu Nasıl Yapılır? Günümüzde kullanılan dolgu maddelerinin çoğu sadece dişe tutunur, yapışmaz. Bu nedenle diş hekimleri dolgu yaparken bazı tutucu önlemler alırlar. Bu önlemler özel tutucu oyukların hazırlanmasıyla mümkün olur. Dolgu yaparken ana kural olarak iyi bir kavite (oyuk) hazırlanır; ve dişe  yapılacak dolguyla çürümeden önceki doğal biçimi tekrar verilmeye çalışılır. Hangi Dolgu Maddeleri Seçilir? Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka dişlerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön dişlerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; dişe ve diş özüne zarar vermemesini göz önüne alırlar. Şimdi sizlere birkaç tip dolgu maddesi hakkında bilgi vermek istiyoruz:   1. Amalgam Dolgular (Metal Dolgular) Çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir; fakat görünümü estetik değildir. İçinde % 70 gümüş, % 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Özellikle  azı dişleri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir. 2. Porselen Dolgu, Simanlar, Kompozitler (diş renginde dolgu) Estetik dolgu maddeleridir (bonding); fakat amalgam kadar dirençli değillerdir. En çok ön dişlerde kullanılırlar. 3. İnlaylar İnlaylar döküm, dolgulardır. Dolgu için şekillendirilmiş oyuğun (kavite) ölçüsü alındıktan sonra, laboratuvarda altın veya porselenden hazırlanır ve dişe yapıştırılır. Özel teknik ve çok hassas çalışma gerektirirler.   Amalgam nedir? Amalgam dolgular gümüş dolgular olarak da tanımlanır. Amalgam; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, cıva ile karıştırılması ile elde edilir. Karışımın %45-50'sini oluşturan civa, metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu malzemesi yaratmış olur. 150 yıldan beri geliştirilerek kullanılmakta olan amalgam dolgular, çok sayıda dişin korunarak ağızda kalmasına hizmet etmiştir. Amalgamdaki civa zararlı mıdır? Amalgam dolgudaki civa zehirli değildir. Civa diğer metallerle birleştiğinde kimyasal yapısı değişir ve zararsız hale geçer. Çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan civa miktarı su, hava ve yiyeceklerde alınan miktardan çok daha küçüktür. Bütün bilimsel araştırmalarla civanın zararsız olduğu sonucuna varılmıştır. Amalgamlar söküldüğünde civanın oluşturduğu düşünülen bazı hastalıkların iyileştiği iddia edildiği halde bilimsel olarak ispatlanamamıştır. Dişhekimleri amalgamı niçin tercih ederler? Amalgam hala en zararsız, en uzun ömürlü ve en ucuz dolgu maddesidir. Yılda, bir milyardan fazla amalgam dolgu yapıldığı hesaplanmıştır. Diğer dolgu maddelerine oranla çok daha kısa zamanda ve kolay uygulanabilirler. Porselen, altın ve beyaz dolgular gibi dolgu malzemeleri hem daha pahalıdırlar hem de daha çok zaman ve dikkat isterler. Ayrıca altının dışındakiler amalgam kadar uzun ömürlü değildir. Amalgam ancak civaya alerjisi kesin olarak tespit edilenlerde kullanılmamalıdır ki, bu da yüzde birden çok daha düşük bir olasılıktır. Gerekmediğinde amalgam dolgular sökülmemelidir. Çünkü hem gereksiz masraf getirmekte hem de dişe zarar verme olasılığını arttırmaktadır. Amalgam restorasyon sonrası hastaya uyarılar Uygulamanın yapıldığı tarafı en az bir saat kullanmaması ve takip eden 24 saat içinde de dikkatli olunarak sert şeyleri o bölgede çiğnememesi hastalardan istenmelidir.Hastaya 24 saat geçtikten sonra polisaj işlemi.,için ikinci bir randevu verilmelidir.Bu uygulama, hem amalgamın metalik özelliklerini iyileştirme hem de kullanım sonrası restorasyonun anatomik ve fonksiyonel olarak tekrar gözden geçirilme olanağını sağlayacaktır.   Amalgam dolgulardan sonra kısa süreli bir sıcak-soğuk duyarlılığı olabilmekte ve bu zamanla kaybolmaktadır.Ancak ender olsa da bazı kişilerde ağızda çeşitli metaller bulunduğunda ya da çatal gibi başka bir metal girdiğinde elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir.Geçmeyen duyarlılıklarda duyarlılığın yalnızca bu sebepten olduğuna emin olduktan sonra restorasyonu metal olmayan bir restoratif madde ile değiştirmek çözüm olabilir.   Kompozit dolgular nasıl yapılır? Kompozit dolgular, hazırlanmış kavitelere tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka özel bir ışık ile sertleştirilir. Bu işlem bitince kompozit dolgular dişe göre şekillendirilir ve düzeltilir. Bütün bu işlemler amalgam dolgu işleminden daha uzun sürer. Ancak amalgamın en az iki katı kadar daha pahalıdır. Kompozit dolguların ağızda kalma süresi de 7-10 yıldır ki bu süre amalgamın ömrüne yakındır. Ancak çok büyük dolgularda durum amalgamın lehinedir.   Amalgam (Gümüş) Dolgu   Estetik (Beyaz) Dolgu   Kompozit reçinelerin avantaj ve dezavantajları: Bu dolguların en büyük avantajları estetik olmalarıdır. Ayrıca bu dolgular dişlere iyice bağlandığı için diş dokularını destekler, kırılmaları ve sıcaklık geçmesini engeller. Kompozitler, yalnızca çürükleri restore etmek için değil, dişlerin rengini ve biçimini değiştirerek kozmetik etkileri için de kullanılabilmektedirler. En önemli dezavantajı işlem sonrası duyarlılıkların olmasıdır. Dolguların renkleri, kahve, çay gibi boyayıcı yiyeceklerle de hafifçe değişebilmektedir.   Bir kompozit dolgu uygulaması örneği   Kompozit restorasyonlar sonrası hastalara uyarılar. Kompozitlerde de artık aynı seansta polisaj işlemi yapılabilmektedir.Ancak çok büyük restorasyonlar ya da çok diş için yapılan seri restorasyonlarda hastayı bir defa daha kontrole çağırıp varsa gerekli düzeltmeleri yapmak hem estetik hem fonksiyon açısından çok daha iyi olacaktır.   kompozit dolgu öncesi  kompozit dolgu sonrası Bu materyallerle ön dişlerde çok büyük kayıplar restore edilebilmekte bu nedenle hastaların ısırmada dikkatli olmalarının bu restorasyonların ömrünü uzatacağının da anlatılması gerekmektedir.Özellikle (fasial) yüzde yapılan uygulamalardan sonra ne kadar iyi polisaj yapılmış olsa da boyayabilen yiyecek ve içeceklerin dolguların renklerini değiştirebileceği yine hatırlatılmalıdır.Aşınma nedeni ile restore edilmiş dişlerde daha çok dikkat edilmesi gereken şey de hastaya çok sert olmayan diş fırçaları önermek ve fırçalama yöntemlerinde düzeltmeler yapabilmelerini sağlamaktır.Bu öneriler geniş (fasial) yüz restorasyonları için de geçerlidir.ayı bir defa daha kontrole çağırıp varsa gerekli düzeltmeleri yapmak hem estetik hem fonksiyon açısından çok daha iyi olacaktır.  
  • Köprüler
    Köprüler
    Köprü veya sabit protez tam olarak nedir? Bir veya daha fazla dişinizi kaybettiyseniz, onların sizin görünüşünüz ve ağız sağlığınızda ne denli önemli rol oynadıklarını fark etmişsinizdir. Dişlerimiz çiğnerken, konuşurken, şarkı söylerken ve gülerken hep birlikte çalışırlar. Dişlerimizi kaybettiğimizde ise, bu işler biraz daha zorlaşır. Ancak şanslıyız ki, kayıp dişleri çeşitli metotlarla telafi etmek mümkün. Bir veya birden fazla dişin kaybı durumunda oluşan boşlukları doldurmak için, komşu dişlerden destek alınması esasına dayanan bir tedavi şeklidir. İki türü vardır;   Sabit köprü, bağlantıları sadece bir uzman tarafından koparılabilir. Hareketli köprü, ağız temizliği esnasında kişi tarafından çıkarılabilir. Ancak günümüzde pek uygulanmamaktadır.   Niçin köprüye ihtiyaç duyulur? Görünümünüz, diş sağlığınız ve  diş – çene işlevleri için gereklidirler. Bir  köprü yüzünüzün doğal şeklinin korunmasında ve dudak – yanak'ın  desteklenmesinde yardımcı olabilir. Bir azı dişinizin kaybı, yüzünüzün olduğundan daha yaşlı ve yıpranmış görünmesine sebep olabilir.Daha da önemlisi eksik dişlerin giderilmemesi ağız ve diş sağlığını bozar. Her bir diş, bir diğerini tamamlayacak şekilde tasarlanmıştır. Bir diş kaybedildiğinde, diğer dişler kayıp dişin oluşturduğu boşluğa doğru zaman içinde hareket eder veya eğilirler. Karşı çenedeki diş de boşluğa uzar. Bu alışılmadık diş hareketleri, hem dişte  hem de dişetinde gerilimlere yol açar. Bütün bunlara ilaveten, dişeti ve kemik dokularda tahribat meydana gelir. Normal - doğal diş temasları bozulduğu için, dolayısıyla fizyolojik temizlik de engellendiğinden, dişler çürümeye eğilimli hale gelirler.    Bir diş kaybedildikten  hemen sonra   Geride kalan dişlerin sürüklenerek şekil bozukluğu oluşturması Kayıp dişler çiğneme ve konuşmayı olumsuz yönde etkiler. Konuşurken bir çok sesi çıkarmaya yardımcı oldukları için düzgün konuşmak eksiksiz bir diş yapısıyla mümkündür. Ayrıca, tek taraflı çiğnemek eklemlere patolojik yük bindirir. Bir köprü nasıl tutturulur? Sabit bir köprü, kayıp dişin yokluğundan kaynaklanan boşluğa doğru, yanındaki doğal dişlerden destek alınarak yapıştırılır. Böylece yapay bir diş,  kayıp dişin yerini alır. Yapay diş, doğal dişlerin üzerine hazırlanan kuronlara tutturulur.   Farklı tipte köprüler mevcut mudur? Evet! İmplantlar, yapay dişi doğrudan çeneye veya dişetinin altına tuttururlar.  İmplant işlemi, cerrahi müdahale gerektirdiğinden, genel sağlığın yerinde olması ve implantın yerleştirilebilmesi için yeterli kemik yapısına sahip olması gerekir.Bazı örneklerde, adeziv sistemle (bonding) yapılan köprüler de (maryland) kayıp dişlerin telafisi için kullanılır. Bu köprüler, diğer dişlere özel bir işlemle tutturuldukları için kuronlama işlemine gerek yoktur. Dişhekiminiz, hangi tedavi metodunun sizin için uygun olacağını tayin edecektir. Köprü işleminde ne tür malzeme kullanılır? Köprü malzemesi seçilirken, görünüm ve fonksiyon göz önüne alınır. Köprüler, altın alaşımlar, kıymetli olmayan alaşımlar, porselen veya bütün bu malzemelerin kombinasyonundan oluşabilir.   Metal Desteksiz Zirkonyum Esaslı Köprüler Bu sistemde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir alaşım olan zirkonyum kullanılır. Son teknoloji ürünü bu altyapı estetik ve dayanıklılığı birarada sunabilme özelliğine sahip tek malzemedir. Sistemin en büyük avantajı ulaştığı çok yüksek dayanılılıkla arka bölgedeki köprülerde de tam estetik bir görünüm sağlamasıdır.   Zirkonyum Nedir ? Uzun yıllardır porselen uygulamalarında dayanıklılık için, porselen dişin altına metal bir alt yapı kullanılmaktaydı. Bu metal alt yapının diş etleri, diş dokusu, genel vücut sağlıgı ve en önemlisi estetik yönünden mahsurları bilindiginden, porselen alt yapısında metale alternatif bir malzeme arayışı yıllardır sürmekteydi.Daha önce tıbbın diger alanlarında başarıyla kullanılan zirkonyum‘un dişhekimliğinde porselen metalinin yerine uygulanması ile yeni bir devir açılmış oldu.Çünkü bu yeni zirkonyum alt yapılı porselen kaplamalar diş eti problemi, ve allerji yapmamasının yanında, ışık geçirme özelliği ile dogal dişlere yakın estetik ve fonksiyonu yakalamımızı sağlamaktadır.Zirkonyumun üzerine porselen konularak yapılan kuron (kaplama) ve köprüler Ceramic ve Zirkonyum kelimelerinin birlestirilmesinden oluşan CERCON kısa adı ile anılır. 900 Mpa dirence sahip sistem en yüksek fiziksel değerlerin yanında ışık geçirme özelliği doku uyumu ve birçok değişik endikasyonu kapsayarak dişhekimliğinde yepyeni bir dönem başlatmıştır.Materyalin başarısı tıp ve endüstri alanında kanıtlanmıştır. 1998 yılında başlayan araştırmalar sonucunda 2002 yılı başından itibaren klinik uygulamalara tüm dünyada geçilmiştir. Bu yeni uygulama ile hastada metal-seramik ve tam seramik restorasyonlarda oluşan estetik kaygılar kesinlikle ortadan kalkmaktadır.   Nerelerde kullanılabilir     Tek diş kuron restorasyonları     3-6 üyeli (anatomik uzunluğu 38mm.ye kadar olan) köprüler     İmplant üstü kron - köprü çalışmaları Bugüne kadar, zirkonyum oksit üretimdeki yüksek maliyeti nedeniyle dental uygulamalarda kullanılmıyordu. Zürih Federal teknoloji enstitüsü tarafından geliştirilen bir proje sayesinde zirkonyum oksit ekonomik bir şekilde diş hekimliğinde kullanılabilir hale gelmiştir. Zirkonyum 1960 ‘lı yıllardan beri tıpta da kullanılmaktadır, yapılan uzun süreli çalışmalar ile materyalin güvenilirliği kanıtlanmıştır.Zirkonyum başta kalça eklem protezleri olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde çeşitli amaçlarla kullanılmış ve bugüne kadar herhangi bir yan etkisi veya zararının olmadığı, allerji yapmadığı saptanmıştır.Zirkonyum, yüksek ısılara, darbelere dayanıklı, hafif, ısı ve elektrik iletmeyen, ışık geçirebilen bir elementtir.Ayrıca ağızda tad bozukluğuna, dişeti problemlerine ve ağız kokusuna yol açmayan sağlıklı bir materyaldir.Dişlerinizden alınan ölçü ile hazırlanan model üzerine dişlerinizin bir mum modeli hazırlanmakta. Bilgisayar destekli bir cihaz bu modelden aldığı bilgiler doğrultusunda zirkonyum oksit bloğu aşındırarak dişlerinizin alt yapısını hazırlamaktadır. Aşındırılarak hazırlanan yapılar üzerine uygun renkte seramik yerleştirilerek çalışma tamamlanmaktadır.Artık yeni yüksek teknoloji ürünü olan zirkonyum oksit ile metalsiz güçlü ve estetik restorasyonlar başarıyla yapılabilmektedir.   Metal Desteksiz Ips Köprüler Güçlendirilmiş porselenin özel makinalarda sıkıştırılması ile elde edilir. Özellikle ön dişlerde, ışık geçirgenliğinin çok iyi olmasından dolayı tercih edilir. Arka bölge için özellikle çiğneme kuvvetlerine karşı yeterince dayanıklı değildir. En Çok Sorulan Sorular;     Özel bir yapıştırma gerekir mi?     Hayır, geleneksel yöntemler kullanılarak yapıştırılabilmektedir     Geçici yapıştırma yapılabir mi?     Evet     Sıcak-soğuk hassasiyeti gelişir mi?     Hayır, sıcak-soğuk hassasiyeti gelişmez.Çünkü Zirkonyum Oksitin ısı yalıtıcı özelliği vardır.     Alerji yapar mı?     Hayır, Zirkonyum Oksit doku uyumlu bir maddedir alerji yapmaz.     Opak mıdır?     Hayır     Dişetlerinde çekilme olur mu?     Hayır,yapılan araştırmalarda diş etleri ile mükemmel uyum gösterdiği tespit edilmiştir. Elbette yaşla birlikte doğal olarak gelişen dişeti çekilmesini durduramaz. Her Yönden Vücut ve Dişlerle Uyumlu Kullanıcılar için cercon uygulamalarının bazı önemli avantajlarıda bulunmaktadır. Zirkonyum oksit altyapı üzerine yerleştirilen cercon seramiği yiyecek artıklarının ve mikroorganizmaların diş yüzeyine tutunma oranını düşürmektedir.Böylece iyi bir ağız hijyeni sağlanmaktadır.Zirkonyum oksit ısıyı iletmez, sıcak ve soğuk yiyecekler aldığınızda dişlerinizde hassasiyet meydana gelmez.Cercon: modern diş hekimliğinin temel gereksinimleri olan estetik, sağlamlık, doku uyumu ve doğallık konularında bugüne kadar ulaşılan en yüksek kaliteye sahip bir üründür. Köprüyü nasıl korumalıyız? Ağzımızdaki sağlıklı dişleri korumak çok önemlidir. Günde en az iki defa fırçalamamız ve ara yüz temizleyicilerle (diş ipi, özel fırçalar) temizlememiz gerekmektedir. Temizleyiciler, plak olarak adlandırdığımız yapışkan bakteri tabakasının temizlenmesine yardımcı olur. Plaklar dişeti hastalıklarına ve dişlerin çürümesine yol açarlar. Diş veya dişi tutan kemik herhangi bir şekilde zarar görürse diş köprü desteğini kaybedebilir.Özellikle  köprünün etrafını, altını ve doğal dişle olan bağlantı alanlarını özenle temizlemek gerekir. Diş ipi ve özel fırçalar, bu alanlara ulaşmamıza yardımcı olacaktır. Hepsinden önemlisi, dişhekiminizi düzenli olarak ziyaret etmelisiniz. Unutmayınız ki, köprünün planlaması ve kurulması aşamasındaki dişhekimi faktörü, köprünün ömrünü belirleyen en önemli faktörüdür.
  • Diş Eti Hastalıkları ve Tedavisi
    Diş Eti Hastalıkları ve ...
    Dişler düzgün temizlenmediğinde, üzerlerinde ve aralarında biriken yiyecek artıkları bakteriler üretirler. Bakteri plağı dediğimiz bu püremsi birikintiler, diş çürüklerinin ve dişeti iltihaplarının baş sorumlusu olup, zamanla tükürüğün çökelmesi sonucu diş taşlarını oluştururlar.Bakteri plağının içinde üreyen mikroorganizmalar, şekerli gıdaları parçalayarak asit üretirler. Ve bu asit, dişi küçük bir bölgeden başlayıp giderek büyüyen bir şekilde çürütür. Daha ileri safhalarda çekim kaçınılmaz olabilir.Dişeti iltihabının ilk belirtisi dişetindeki kanamalardır. Dişetlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Dişeti iltihabının neden olduğu diş kayıpları, çürüklerinneden olduğu diş kayıplarından çok daha fazladır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki , Sağlıklı dişeti açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak - pütürlü bir görünümü vardır. Diş eti Hastalığının Belirtileri :     Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi dişeti kanamasıdır. Sağlıklı dişeti kanamaz     Diş etlerinde şişmeler, kızarmalar oluyorsa,     Diş etlerinde çekilmeler ve açığa çıkan kök yüzeylerinde oluşan hassasiyet oluşuyorsa     Dişeti kenarlarında veya dişler arasında, diş taşlarına bağlı olarak oluşan siyah alanlar görülüyorsa,     Diş ile dişeti arasından iltihap geliyorsa,     Dişlerde sallanmalar, uzamalar ve dişler arasında açılmalar oluyorsa,     Ağızda sürekli bir kötü koku ve kötü tat hissi var ise.  geç kalmadan bir dişhekimine muayene olunması gerekir.   Neler Dişeti Hastalığına sebep olur? Dişeti hastalığının temel nedeni bakteri plağı denen dişe sıkıca tutunan, yapışkan saydam bir tabakadır. Tırnağınızla dişinizin üzerini kazıyarak plağı fark edebilirsiniz. Plağın bir miligramında 200 ile 500 milyon arasında bakteri bulunur. Bunun yanısıra aşağıdaki faktörler de dişeti sağlığınızı etkilemektedir.     GENETİK FAKTÖRLER Yapılan araştırmalara göre %30 oranında genetik bir yatkınlık vardır. Ayrıca ağız bakımının kötü olması ile dişeti hastalığının gelişme olasılığı 6 kat daha artar. Ailede dişeti problemi olan bir kişi var ise mutlaka bir dişeti uzmanına siz de muayene olun. SİGARA Hepimizin bildiği gibi sigara kanser, akciğer, kalp hastalıkları gibi bir çok önemli rahatsızlıklara sebep olur. Tüm bunların dışında ağız içi mukozası ve dişetleri için de çok zararlıdır. Dişetlerinin yumuşamasına ve dişeti hastalıklarının gelişmesine neden olur. İLAÇ KULLANIMI Doğum kontrol hapları, anti-depresanlar, kalp ilaçları ağız sağlığınızı etkiler. Bu yüzden bu ilaçlardan birini kullanıyorsanız lütfen diş hekiminizi uyarınız ve ağız hijyeninize ayrıca önem veriniz. HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Hamilelik, puberte, menapoz, mensturasyon gibi hormonal değişikliklerin yoğun olduğu dönemlerde ağız hijyeninize ayrıca özen göstermeniz gerekmektedir. Diş etleriniz bu dönemlerde daha hassas olur. Diş eti hastalığına yatkınlık artar. STRES Hipertansiyon, kanser gibi pek çok rahatsızlığın nedenlerinden biri olmasının yanında dişeti hastalıklarının da risk faktörlerindendir. Araştırmalar göstermiştir ki periodontal hastalıklarda dahil olmak üzere stres vücudun enfeksiyonla mücadelesini zorlaştırmaktadır. DİŞ SIKMAK VEYA GICIRDATMAK Diş ve dişeti arasındaki kuvvetin azalmasına neden olarak periodontal doku yıkımına sebep olurlar. Diş etlerindeki çekilmenin bir sebebi de diş sıkmaktır. Mutlaka gece plağı takılarak bu sıkmanın durdurulması gerekir. KÖTÜ BESLENME Vücudun, immun (bağışıklık) sisteminin zayıflamasına ve buna bağlı olarak, diş eti enfeksiyonu da dahil olmak üzere enfeksiyonlarla mücadelesinin zorlaşmasına neden olur (Bakınız, Dengeli beslenme ve diş sağlığı). DİABET-ŞEKER HASTALIĞI Diabet hastaları periodontal (diş eti) enfeksiyon açısından yüksek risk grubuna girerler. Mutlaka rutin diş eti kontrollerini bir diş eti uzmanına (periodontolog) yaptırarak ağız hijyenlerine ayrıca özen göstermelidirler. KÖTÜ YAPILMIŞ KURON KÖPRÜ VE DOLGULAR Dişetine basan ve taşkın yapılmış dolgu, kuron ve köprülerdişetlerinde problem oluşturur.   Sağlıklı Diş ve Diş etleri Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diştaşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) dişetlerine zarar verir. Toksinler dişetlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, dişlerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı dişlerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır. Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen dişler sallanmaya başlar ve sonunda çekilir.   Diş eti hastalıklarına neden olan diğer unsurlar nelerdir? Periodontal hastalıkların ana nedeni bakteri plağı olmakla beraber, diğer unsurlar da dişetlerinizin sağlığını etkileyebilir Beslenme biçimi ve tütün kullanma ağız sağlığınızı etkilemektedir. Besleyici değeri düşük bir diyet vücudun hastalıklara karşı mücadele gücünü azaltmaktadır. Ayrıca, stres vücudun hastalıklardan korunma kabiliyetini etkileyebilir. Tütün kullananlar, kullanmayanlara göre, dişetlerini daha fazla tahriş etmektedirler. Lösemi, AIDS gibi vücudun savunma sistemini etkileyen hastalıklar dişetlerinin durumunu daha kötü bir hale getirebilir. Kişilerin enfeksiyona çok açık olduğu, kontrol altında olmayan diabet gibi durumlarda dişeti hastalığı genellikle çok daha şiddetlidir ve kontrol altına alınması daha güçtür. Hamilelik sırasındaki hormon değişimleri, dişetlerinin daha kırmızı, bakteri plağına karşı daha duyarlı bir hale gelmesine neden olur. Erken safhalarında bulunan varolan bir dişeti hastalığı özelliklehamilelik döneminde daha da şiddetlenebilir. Doğum kontrol hapları, antidepresanlar ve bazı kalp ilaçları ağız sağlığınızı etkileyebilir. (Bakınız, Kadınlarda Ağız ve Diş Sağlığı)Genel sağlığınızdaki en küçük değişimleri dişhekiminize bildiriniz.   Dişeti hastalıkları nasıl teşhis edilir? Dişhekimleri dişetlerinin genel görünümünden şüphelendikleri zaman periodontal sonda adı verilen bir alet ile diş ile dişeti arasındaki dişeti cebinin boyunu ölçerler. Yetişkinlerdeki her ağız içi muayenesinin bir parçası olarak periodontal muayene yapılmalıdır. Dişlerin etrafındaki kemik dokusunu değerlendirmek için röntgen filmler alınabilir. Dişeti hastalıklarından nasıl korunabilir? Periodontal hastalıkların önlenmesinde önemli rol oynayabilirsiniz. Yaşam boyu dişlerinizi ağızda tutmak için bakteri plağının, diş fırçalaması ve diş ipi kullanılması ve kimyasal ajanlarla düzenli olarak her gün, dişlerden uzaklaştırılması gerekmektedir. Yukarıda sayılanlara ek olarak dişhekimine düzenli gidilerek kontrollerin yaptırılması son derece önemlidir. Günlük ağız bakımı diş taşlarının oluşumunu en az seviyede tutmakla beraber tamamen önleyememektedir. Bir dişhekimi tarafından yapılacak diş taşı temizliği; sizlerin diş fırçası, diş ipi ile temizleyemediğiniz bölgelerdeki sertleşmiş diş taşlarının ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar. Diş taşlarının kaldırılmasına diş taşı temizliği ismi verilmektedir. Dişhekiminizin sizin özel gereksinimlerinize göre kişisel bir ağız bakım planı yapabilir. Bu programla dişleriniz ile dişetlerinize zarar vermeksizin diş fırçalamayı ve diş ipi kullanmayı uygulayabilirsiniz.   Periodontoloji, dişeti hastalığı, dişeti ameliyatı Dişhekimini düzenli ziyaret ederek ağız sağlık ürünleri hakkında dişhekiminizden öneriler alabilirsiniz. Piyasada pek çok çeşit diş fırçası, diş ipi, ağız gargaraları ve dişler arası temizleyicileri bulunmaktadır. Diş hekiminiz size en uygun olan ürünleri seçmenizde yardımcı olacaktır. (Bakınız, Diş Fırçalama)Dişeti hastalıklarının erken safhalardaki tedavisi genellikle diş taşı temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesidir. Bu aşamalarda dişlerin etrafındaki ceplerden bakteri birikintileri ve diş taşları uzaklaştırılır ve kök yüzeyleri düzleştirilir. Bu işlemlerle iltihaba neden olan bakteriler ve toksin maddeler ağızdan uzaklaştırılır. Dişeti hastalıklarının erken safhalarında uygulanan bu işlemler genellikle yüz güldürücü sonuçlar için yeterli olmaktadır.Daha ilerlemiş vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi müdahalenin amacı; derin ceplerdeki diştaşlarını ve hastalıklı dokuları ortamda uzaklaştırarak iyileşmenin olabilmesi için kök yüzeylerini düzleştirmek ve dişetlerine kolay temizlenebilmesi için şekil vermektir. Tedavilerden sonra periodontal hastalar periyodik olarak görülmelidir. Periodontal tedavi ile elde edilen olumlu sonuçları korumanın tek yolu dişlerin fırçalanması, diş ipi ve bakteri birikintilerini ortamdan uzaklaştıran kimyasal ajanların düzenli olarak kullanılmasıdır. Ve en önemlisi dişekiminin önerdiği aralıklarla kontrolünüzü yaptırmaktır.   Periodontal Tedavileri Kimler Yapar? Tüm dişhekimleri periodontal hastalıkları tanımlayıp erken dönemdeki dişeti hastalıklarını tedavi edebilirler. Bazı dişhekimleri ise ilerlemiş periodontal hastalıkları tedavi edebilecek ek bilgi birikimine ve tecrübeye sahiptirler, bu konuda uzmanlaşmışlardır. Bu bilgi birikimine sahip dişhekimleri periodontist olarak isimlendirilmektedir. Dişhekimi, gerekirse hastalığın bir uzman tarafından tedavi edilmesi gerektiğine inanır ve hastayı bir periodontiste gönderebilir. Periodontal hastalıkların tedavisi ile beraber, dişlerinizin düzenli fırçalanması ve düzenli dişhekimi ziyaretleri ile yaşam boyu sağlıklı dişler korunabilir. İlgili Kelimeler: periodontoloji, periyodontoloji, periodonti, priyodonti tedavisi, periyodontik tedavi, periodontik tedavi ücreti
  • Gömülü Köpek Dişi Çekimi
    Gömülü Köpek Dişi Çekimi
    Köpek dişleri ön dişler arasında en geç sürendir. Yaklaşık 13 yaşına kadar ağızdaki yerini alır.Kimi durumda çeşitli nedenlerle süremez gömülü olarak kalır. Akıl dişlerinden sonra sıklıkla gömülü kalan dişler köpek dişleridir. Süremeyen bu dişler genellikle damak tarafında ; seyrek olarak da dudak tarafına daha yakın olarak gömülü kalmaktadırlar. Hastanın yaşı ilerledikçe; gömülü olan köpek dişinin sürme olasılığı zayıflar. Eğer diş dizisindeki yerini zamanında alamamışsa ;sürmesini engelleyen sebebin ne olduğu araştırılmalıdır. Bazen dişler sıkıştırır ve yeterli alan yoktur. Bazen kalın diş etleri yada kemik dokusu dişin ilerlemesine engel olmuştur. Çoğu zamanda “süt dişleri “ erimeyip erişkin yaşlarda yerinde kalır ve “sürekli diş” kemik içinde kalmıştır. Hastanın yaşı ilerlemişse ve estetiği çok etkilemiyorsa süt dişi hiç ellenmeden yerinde bırakılır. Gömük diş de periyodik olarak röntgenlerle kontrol edilir. Diğer dişleri itiyor, ağrı oluşturuyor yada kistik değişime uğruyorsa mutlaka çıkarılmaları gerekmektedir. Cerrahi bir işlemle üzerini örten kemik dokusu kaldırılarak, köpek dişi çekilir.İyileşme fazında (yaklaşık bir hafta) hasta bir damak plağı kullanır. (Cerrahi işlem damak tarafında gerçekleştirilmiş ise ). Dikişler alındıktan sonra plak kullanılması gerekmeyecektir Eğer hasta çocuk yada genç ise ; gömülü dişin diş dizisindeki yerini alması istenir. Bu nedenle ortodontik tedaviye gerek olur. Cerrahi çekim sırasında dişe zarar verilmiş yada istenmeyen başka bir durum ortaya çıkmışsa ,diş tamamen çıkarılır. Ameliyat bölgesinin tamamen iyileşmesi içn yeterli bir süre beklendikten sonra boşluğa implant yerleştirilerek tek dişlik bir protez uygulanır. Eğer köpek dişinin boşluğunun önündeki ve arkasındaki dişlerde çürük varsa, yada önceden kuron yapılmışsa; bu gibi durumlarda köpek dişi boşluğu köprü protezi ile kompense edilebilir. Tartışmasız en iyi tedavi seçeneği; olabilecek koşullarda gömük dişin dizideki yerini almasını sağlamaya çalışmaktır. Bunun mümkün olamadığı durumlarda diğer tedavi seçenekleri dikkate alınır.
  • Laminat Kaplama
    Laminat Kaplama
    Laminate kaplama (Laminate Veneer - Dental Veneer) nedir? (Laminey, Lamine ya da lamina olarak da bilinir.=Yaprak Porselen) Görünüşünüzü olumsuz yönde etkileyen bir çok diş bozukluklarında uygulanabilen kozmetik bir çözümdür. Laminat yaprak kaplamalarda temel olarak estetik sorunları olan ön dişlerde, porselenden hazırlanan tabakanın dişlerin ön yüzlerine yapıştırılmasıyla bu sorunların giderilmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Çoğu durumda sağlam yapıları ve bozulmayan renkleriyle dişlere doğal bir güzellikle birlikte, doğal bir işlev kazandırmak için yeterlidirler. Laminat kaplamalarla kendinizden emin bir şekilde gülümseyebilirsiniz! Porselenden imal edilen bu kaplamalar ince, yarı geçirgen bir tabakadır. Mevcut bir diş üzerine mükemmel bir uyum ve hassasiyetle hazırlanıp yerleştirilirler. Dişin ön yüzü ile kaplamanın iç yüzü özel bir rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) yapıştırılır. İşlem bittiğinde mükemmel bir kaynaşma beklenir.   Laminate tedavisine hangi durumlarda  başvurulur? Laminate vener kaplamalar temel olarak, renk değişikliklerinin giderilmesi ve belli bir dereceye kadar şekil düzeltilmesi amacıyla yapılabilirler. Başlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir:     Renklenmelerde, bleaching (diş beyazlatma) gibi metotlarla sonuç alınmayan ileri derecedeki antibiyotik, flor vb. lekelerinde kalıtsal yapı ve renk bozukluklarında,   Ayrık dişleri bitiştirmede (diastema kapama),   Kırık veya aşınmış dişlerin restorasyonunda,   Rengi ve yapısı bozulmuş eski dolguların düzeltilmesinde,   Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde (ortodontik tedavi alternatifi olarak) kozmetik bir alternatif olabilir.   Laminate tedavisinden kimler yaralanabilir? Hemen hemen herkes! Yukarıdaki sebeplerden dolayı şikayetçi olan her yaş grubundaki kişiler laminat tedavisinden yararlanabilir. Ancak, çene bozuklukları, tırnak yeme, kalem ısırma gibi kötü alışkanlıklar ileri derecede dişeti tahribatlarının mevcut olduğu durumlarda uygulanmaz. Buna en iyi karar verecek olan dişhekiminizdir. Laminate tedavinin klinik uygulama aşamaları kısaca nedir? Öncelikle dişiniz işleme hazırlanır, üzerindeki artıklar temizlenir. Ardından dişinizin tam bir kopyasını elde etmek için ölçü alınır. Porselen malzemeden dişinize yapıştırılacak olan tabaka hazırlanır. Son olarak da, adeziv sistemlerde (bonding) olduğu gibi, laminatlar da mevcut dişin yüzeyine rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) kaynaştırılır. Laminatelar uzun ömürlü müdür? Dayanıklı mıdır? Laminatlar iyi bir ağız bakımıyla yıllarca sorunsuz olarak kullanılabilirler. Çünkü diğer adeziv sistemlerden (bonding) daha üstün özelliklere sahip porselenden imal edilmişlerdir. Lekelenme ve aşınmaya karşı daha dirençlidirler. Ömürlerini uzatmak için ağız bakımına dikkat etmek gerekir. Ayrıca, çok sert gıdaları ısırmaktan, tırnak yemek gibi kötü alışkanlıklardan kaçınmak gerekir. Laminate veneer'in avantajları nelerdir? Küçük bir müdahale ile çok kısa sürede sağlıklı ve doğal bir görünüş elde edilir, Dişinizde sadece, tırnak genişliğinde bir yuva açılması (ki bu da her zaman gerekmeyebilir) yeterlidir, Sağlam, renkleri bozulmayan ve dayanıklı malzemelerden üretilirler. Dişlerinizin doğal yapısı bozulmadan istediginizin estetik özelliklere sahip olması sadece lamineyt veneer ile mümkündür. Diş üzerinde ya hiç bir değişiklik yapılmaz ya da az bir düzeltme ile sonucun daha mükemmel olması sağlanabilir. Zaten diş üzerinden kaldırılan miktar 0,3-0,7 mmile sınırlı oluyor. Böylece hiç bir dişin kesilmesine (küçültülmesine) gerek kalmıyor. Tedavinin laboratuvar aşaması sadece 3-4 gündür. Ancak gülümseme tasarımında bu süre sonunda dudaklarınızın yeni görünümünüze uyum sağlaması 3-4 haftayı bulabiliyor. bu uyum süresince bazı dudak egzersizleri ve okuma tavsiye ediyoruz. bu süre sonunda yüzünüzle tamamen bütünleşmiş ve yapay olduğu kesinlikle farkedilmeyen yeni dişlerinizle rahatlıkla gülümseyebilirsiniz. Görünümünden memnun olmadığınız dişlerinizin bir kopyası elde edilerek üzerinde bir tasarım yapılabilir. yani dişlerinize hiç bir müdahelede bulunmadan önce dişlerinizde oluşturalacak değişiklik gösterilebelir. Porselen yüzeyleri son derece pürüzsüz olacağı için sigara ve benzeri sebeplerden kaynaklanan lekelenmeleri ve  diş taşı oluşumlarını minimuma indirir. Kahve, çay, sigara gibi dış etkenlerle renk değiştirmez. Materyal olarak oldukça kırılgandır. Fakat, mineye tam olarak yapıştırıldığında, germe ve çekme kuvvetlerine karşı direnci çok yükselir. Sözgelimi, yapışmış bir veneer'ı dişten bütün olarak sökmek mümkün değildir. Ancak elmas frezlerle diş yüzeyinden aşındırarak uzaklaştırılabilir. Aşınmaya karşı direnci yüksektir.  Laminate veneer'in dezavantajları nelerdir? Diğer restorasyonlara göre sağık açısından üstünlükleri vardır. Ancak diğerlerine kıyasla biraz daha pahalı bir sistemdir. Hassas bir tekniktir. İyi bir klinik ve laboratuar çalışması gerektirir. Hekimin ve diş teknisyeninin bu konu üzerine teknik bilgisinin ve sanat yeteneğinin tam olması gerekir. Laminate kaplama gerektiren diş örnekleri  Aralıklı dişler (diastema)     Aşınmış Dişler     Çapraşık dişler     Lekelenmiş ve renklenmiş dişler     Dişeti görünmesi (gummy smile) durumunda     Yıpranmış dişler
  • Empress Kaplama
    Empress Kaplama
    Empress Porselen Kuronlar Estetik diş hekimliğinde önemli bir yeri olan empress kaplamalarda metal alt yapı yerine cam destekli güçlendirilmiş porselen kullanılır. Empress dediğimiz bu çekirdek yapının ışık geçirgenliği mükemmel seviyede olduğundan son derece estetik sonuçlar elde edilir. Güçlendirilmiş cam destekli porselen bir materyal olan empressler mükemmele yakın ışığı yansıtma özelliği taşır. Empress kaplamalar günümüzde estetik amaçlı olarak sıklıkla tercih edilmektedir. Empress kaplamaların diğer bir özelliği ise son derece doğal gözükmesidir. Özellikle ön dişlerde çok iyi sonuç veren empress kaplamaların estetik başarısı oldukça yüksektir. Doğal dişlerinizden hiçbir farkı olmayan empress kaplamalar laboratuvar ortamında; bilgisayar destekli, hassas cihazlar kullanılarak, özel tekniklerle üretilir. Alt yapı olarak metal yerine cam destekli özel bir porselen kullanması nedeniyle herhangi bir alerjik reaksiyon riski taşımamaktadır. İnsan vücuduyla dost olan en uyumlu materyallerden biri olan Empress kuronlar hammadde olarak porselen kullanır.   Empress Kuron Kaplama hangi dişlere yapılabilir? Empress kaplamalar en iyi sonucu, estetik kaygıların öne çıktığı ön kesici dişlerde vermektedir. Işık geçirgenliği kusursuz olduğu için çok doğal estetik ve uzun ömürlü bir çözüm olmaktadır. Bir diğer kullanım alanı da yine ağız içinde görünen ve fazla kuvvet uygulanmayan küçük azı dişlerine uygulanmaktadır. Bu iki diş içinde en uygun çözüm empress kaplamalardır. Renklenmiş dişler; Bir diğer uygualama alanıda renklenmiş dişlerdir. (Tetrasikline, florozise, devitalizasyona veya yaşa bağlı renklenmeler.) Renk tonu değişmiş kanal tedavisi görmüş beyazlatılamayan dişler. Diastemalı dişler (araları açılmış dişleri kapatmak için) Malforme dişler (şekli bozuk olan dişlere yeniden form kazandırmada) Mine defektleri olan dişler (mine hipoplazisi gibi dişin koruyucu tabakasındaki eksikler veya defermasyonlar) Malpoze dişler (dizilişi ve pozisyonu hatalı olan dişler) Çok sayıda restorasyon görmüş dişlerde estetik açıdan düzenleme gerektiği durumlarda. Atrisyon, erozyon veya abrazyon dediğimiz aşınmı yada deforme olmuş dişlerde.   Empress Kuron Kaplamaların Avantajları Renk kontrolü sayesinde doğal bir görünüş sağlar. Estetik açıdan yüksek kaliteli sonuçlar verir. (Doğal floresans özelliği bulunan empress kaplamaların renk ve yüzey yapısı kontrol edilebildiğinden sonuçları estetik ve doğaldır.) Empress kaplamaların diğer kron çeşitlerine göre tutuculuğu daha yüksektir. Cilası iyi yapılmış olan empress kaplamaların yüzeyi diğer kaplamalara göre plak birikimi çok daha az olmaktadır. Bu özelliği sayesinde periodontal açıdanda son derece sağlıklıdır. Aşınmalara karşı son derece dayanıklıdır. Sıvı absorbsiyonu alternatiflerine göre çok düşüktür. Dişlerimizde tıpkı vücudumuzdaki diğer organlarımız gibi zamanla yıpranmakta, dişlerimizde şekil ve renk değişikliği yaşanmaktadır. Diş hekimliğinde dikey boyut dediğimiz kavram (çene ve burun ucu arasındaki bölüm) yaşla birlikte azalmaya başlar. Buna parelel olarak, dişler aşınma başlar ve renklerde bozulma meydana gelir. Sonuç olarak dişler canlılığını kaybetmeye başlar. Bu durumda Empress Kuron kaplama sayesinde dikey boyut yükseltilerek ideal boyut tekrar kazandırılır. Yine bu sayede dişlerin bozulan formunu ve rengi de düzelmiş olur. İşlem sonrasında gençleşen birey dinamik bir gülüşe de kavuşmuş olur. Empress Kuron Kaplamaların Dezavantajları Empress kaplamalar çok iyi bir hazırlık ve beraberinde yoğun bir laboratuvar mesaisi gerektirir. Empress tedavi yöntemi hassasiyet gerektirdiği için iyi bir teknisyen ve alanında uzmanlaşmış diş hekimleri tarafından uygulanabilir. büyük azı dişlerde ve yüksek çiğneme kuvveti oluşan ağzın arka bölgerinde kullanılması tavsiye edilmez. Sert ve kırılgan yapıları nedeniyle uzun köprülerde diş hekimlerince tercih edilmez. Bu durumlarda estetik ve sağlamlığı birleştiren zirkonyum kaplamalar daha iyi sonuçlar verir. Empress ve Zirkonyum Kuron Kaplamaların Farkı Nedir? Empress ve Zirkonyum; Her iki kuron türü de metal alt yapı kullanmaz. Özel porselen oluşan alt yapıları sayesinde, bütünüyle estetik ve fonksiyonel olarak uygulanan porselen yapılardır. Empress Kuronlar genel olarak ön dişler gibi estetik kaygıların yüksek olduğu görünür alanlarda uygulanır. Sebebi ise; ışığı yansıtmadaki başarısı, tutuculuğunun yüksek olması ve üstün yüzey özelliği sayesinde bakteri plaklarını daha az tutması gibi özellikleri sayesinde doğal dişe en yakın sonucu vermesi. Zircon Kuron kaplamalar ise metal destekli geleneksel kaplamalar göre çok daha estetik olmakla birlikte empress kaplamalar kadar estetik olmamaktadır. Çiğneme kuvvetinin yüksek olduğu ve dayanıklılık isteyen durumlarda estetik ve sağlam sonuçlar vermektedir. Arka bölgedeki azı dişlerde ve uzun köprülerde rahatlıkla kullanılmaktadır. Hem estetik hem de dirençli sağlam yapısı nedeniyle diş hekimliğine önemli bir avantaj sağlayan zirkonyum kaplamalar son yıllarda yoğun olarak kullanılmaktadır. Belki de diş hekimliğine en büyük armağanı bir çok dezavantajı olan metal destekli kuronların yerini almasıdır. Empress kaplamaların yapılamadığı direnç isteyen bölgeleerde tercih edilmelidir.   Empress mi? Zircon mu? Empress ve Zirkonyum, her ikisi uygulama da alt yapı olarak metal yerine porselen kullanan estetik materyallerdir. Empress kuronların estetik özellikleri Zirkonyum kurona kıyasla çok daha iyidir. Çoğunlukla ön bölgelerde estetik kaygılara cevap verdiği için tercih edilir. Zirkonyum kaplamalar empress kuronlara göre yapısal olarak çok daha dayanıklıdır. Empress kuruonlar kadar estetik olmayan zirkonyum kaplamalar sağlamlığı ve estetiği bir araya getirdiği için önemlidir. Bu özelliği sayesinde çiğneme kuvvetine maruz kalan arka bölgedeki dişlerde ve uzun köprülerde metal destekli kaplamaların yerine rahatlıkla kullanılır. Çok daha estetik ve dayanıklıdr. Ayrıca vücut dokusuyla son derece uyumlu ve sağlıklıdır.  
  • Bebeklerde Ağız Bakımı
    Bebeklerde Ağız Bakımı
    Bebeklerde ağız bakımı Bebeklerin, en azından ilk dört ay anne sütü ile beslenmeleri ağız çevresindeki yumuşak doku ve kas fonksiyonlarının normal gelişimini sağlayacaktır. Anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda fizyolojik başlıklı (damaklı, kesik uçlu) biberon kullanımı gerekir.Bebekler 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırılmalıdır.Biberonla beslenme en fazla 2 yaşına kadar devam edebilir. Parmak emme, yalancı emzik kullanma gibi alışkanlıklara 2 – 2,5 yaşına kadar izin verilebilir. Eğer parmak emme alışkanlığı mevcutsa, bunun sebebi araştırılarak 3 – 6 yaş arasında bu alışkanlık mutlaka giderilmelidir.Solunum problemleri, çene gelişmesi üzerine olumsuz etki eder. Burundan değil de, sadece ağızdan soluma durumu mevcutsa (bu durum uykuda daha iyi anlaşılır) muhakkak kulak burun boğaz uzmanına danışılmalıdır.   Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır? Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur.Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur. Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü iyi olur.Bebek Dişleri ve Bakımı, Çocuk Diş Doktoru   Çocuklar için nasıl bir diş fırçası seçilmeli? Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Eskimiş bir süpürgeyle süpürme işlemi nasıl yapılamazsa, eski bir fırçayla da dişler fırçalanamaz. Fırça kılları aşınır aşınmaz (Ortalama 6 ay) mutlaka değiştirilmelidir.Çocuğuma dişlerini günde kaç kez fırçalatmalıyım? Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır.   Çocuklarda bazı ağız ve diş problemleri : 1) Diş Gıcırdatma: Nedenleri; Stress, agresif, takıntı veya sıkılgan kişilik yapıları, anne-babası diş gıcırdatan çocuklar bu alışkanlığa daha eğilimlidir. Belirtileri; Dişlerde aşınma, uyurken çıkartılan gıcırdatma sesleri, yüz kaslarında ağrı, çene ekleminde problemler, baş ağrısı, dişlerde sallanma ve hassasiyet. Tedavisi; Öncelikle psikolojik açıdan diş gıcırdatmaya yol açan faktörler ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bu başarılamaz, hastaya takıp çıkartılabilien bir gece plağı yapılır.   2) Parmak Emme: Nedenleri; Parmak emme küçük yaşlarda sık görülen bir alışkanlıktır. Genellikle dört yaşına kadar kendiliğinden ortadan kalkar. Alışkanlığın sürekli dişlerin çıktığı yaşlarda da sürmesi, bu dişlerde ve damakta yapısal bozukluklara yol açar. Bu bozuklukların nedeni parmağın ön dişlere ve damağa uyguladığı başınçtır. Ortaya çıkan bozukluğun derecesi emmenin süresine, sıklığına, şiddetine ve emme sırasında parmağın pozisyonuna bağlıdır.   Tedavisi: Parmak emmeyi önlemenin en etkili yolu parmak emmeye eğilim gösteren çocuğu emziğe alıştırmaktır. Emziğin hem verdiği zarar daha azdır, hemde daha kolay bırakılabilir. Tedavinin zamanlaması çok önemlidir. Çocuğun kendisi bu alışkanlıktan kurtulmayı istemedikçe, tedavinin başarıya ulaşması imkansızdır. Çocuğun çevre baskısına uğramaması ve alay edilmemesi için okul çağından önce bırakması psikolojik yönden çok faydalıdır. Çocuk baskı altına alınmadan cesaretlendirilerek, ödüllendirilerek pozitif yönlendirilmelidir. Eğer her şeye rağmen 6 yaşına kadar alışkanlık kırılamamışsa diş hekimine başvurularak profesyonel yardım alınması gereklidir. 3) Emzik: Bebekler için emmek rahatlamanın ve güven içinde hissetmenin en doğal yoludur. Eğer bebek parmak emme eğilimi gösteriyorsa, derhal emziğe yönlendirilmelidir. Emzik parmak emmeye göre hem daha az zararlıdır; hem de sonraki yaşlarda daha kolay bırakılabilir. Emzik günün büyük bir bölümünde değil, sadece gerekli olduğunda verilmelidir. Yapısal bozukluklara yol açmamak için, mümkün olduğu doğal meme yapısındaki emzikler seçilmelidir. Emziklerin yapısının sağlamlığı her gün kontrol edilmelidir. Emziğin büyüklüğü ağzın yapısına uygun olmalıdır. 4) Biberon çürüğü Bebeğimin dişleri sürer sürmez çürüdü. Nedeni ne olabilir? Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu ya da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve dişler de çürük nedeniyle kırılır. Bu kadar erken bir dönemde çürük oluşmasının nedeni de biberon çürüğü adı verilen çürüklerdir. Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü doğal olarak şeker içerir. Gece yatmadan önce yada uyku sırasında bebek anne sütü ya da biberon emerse süt ağızda birikerek mikropların dişleri çürütmesi için elverişli bir ortam oluşturur. Bu nedenle özellikle gece beslenmesi sonrası dişlerin temizliğine özen gösterilmelidir.   Biberon çürüğünden korunmak için ne yapmak gerekir? Bebeklerde meydana gelen çürüklerin tedavisi çok güç olduğundan, koruyucu önlemlerin erken dönemde alınması gerekir.   Bunlar nelerdir?     Bebeğinizin gece ağzında biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.     Beslendikten sonra uyutmaya çalışın.     Biberondaki süte şeker, bal pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.     Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.     İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent ile dişlerini silerek temizleyin. Biberon çürüğü önemli midir? Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır. İltihaplı ya da ağrıyan dişler bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin bozulmasına neden olur. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir. Biberon emmediği halde bebeğimin dişleri çürüdü sebebi ne olabilir? Biberonun yanı sıra emziklerin ağlayan bebekleri susturmak amacıyla bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerinin başka bir nedenidir. Bunun yanı sıra, dişler sürdükten sonra oyalanmak amacıyla bebeğin eline verilen karbohidratlı-şekerli gıdalar da diş çürüklerine neden olur. Çocuğu bu tür gıdaların yerine elma, havuç gibi besin değeri yüksek; diş temizliğine yardımcı gıdalara yönlendirmek gerekir. Çocuklarda hangi diş macunu ne kadar kullanılmalıdır? Bebeklik döneminde ve üç yaşına kadar çocuklarda diş macunu  kullanımı önerilmez. Diş macunu kullanımına üç yaşından sonra başlanmalıdır.Ancak reklamlarda gördüğünüz gibi 3-5 cm. değil, bir leblebi kadar macun fırçalama için yeterli olacaktır.Diş macunu kullanımına başlandığı dönemde, florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir. Önemli olan çocuğun seçilen macunun tadını sevip istek duymasıdır. Fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işleminin önemli olduğunu unutmamak gerekir.   Çocuk dişlerinde acil durumlar: Diş Ağrısı: Ağrıyan dişin çevresini temizleyin. Ilık tuzlu su ile gargara yaptırın ve eğer varsa sıkışmış  yiyecek artıklarını diş ipi ile uzaklaştırın. Asla dişin üzerine aspirin ya da benzeri ilaçlar koymayın. Çocuğunuza daha önce de denemiş olduğunuz bir ağrı kesici verin ve en kısa sürede bir diş hekimine götürün. Isırılmış Dudak, Dil, Dudak Yada Yanak: Yaralı bölgeye buz koyun. Eğer kanama varsa, temiz bir gazlı bez ile hafifçe basınç uygulayın. Kanama 15 dakika içinde durmazsa diş hekiminize başvurun. Diş Tümüyle Çıkmışsa: Dişi bulun. Köküne mümkün olduğunca dokunmadan alın. Diş hekimine gidene kadar dişi saklamak için en ideal ortam süttür. Temiz bir kapta sütün içinde koruyarak en kısa sürede diş hekiminize gidin. Süt Veya Sürekli Dişlere Travma: Hiç zaman kaybetmeden diş hekiminiz ile temasa geçin. Travmalardan sonra her kaybedilen saat oluşan hasarı büyütmektedir. Diş Hekiminize ulaşana Kadar: Yarayı ılık su ile temizleyin. O bölgeye soğuk kompres uygulayın. Varsa Kırık diş parçalarını saklayın. Süt dişleri toplam 20 tanedir. Süt dişlerinin aralarının açık olması normaldir. Bunun nedeni yerlerine gelecek daimi dişlere yer sağlamaktır. Süt dişlerinde de çürük oluşabilir. Bu çürüklerinde mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Süt dişleri iltihaplanmış ise önce kanal tedavisi denenmeli, mümkün olmazsa diş çekilmelidir. Süt dişleri zamanından önce çekilirse, alttan gelen daimi dişe yer kalmaz ve yer darlığı oluşur.
  • Diş Apsesi
    Diş Apsesi
    Apse Nedir? Bazı kişiler diş çürümesini ciddi bir sağlık sorunu olarak görmezler. Ancak, zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmediğinde, daha çok sorun yaratan bir hastalığa yol açabilir. Çürüme, bakterinin, dişin özünü enfekte etmesine izin verir. Enfeksiyon köke ve çevre kemiğe yayılır. Bu abse olarak bilinir. Eğer enfeksiyon kemiğe ulaşırsa, diş kaybedilebilir. Enfekte diş kökü ve şişmiş doku ağrıya neden olabilir. Eğer kök ölürse, ağrı yok olacak, ancak yavaş yavaş da bitişik kemiğe zarar verecektir. Enfeksiyonun bir bölümü olarak oluşan irin, çene boyunca bir kanalı aşındırabilir ve diş eti üzerinde bir şişme ya da içi irinle dolu bir deri lezyonuna yol açabilir. Diş Apsesi, iltihap, Abse, apse Abse Belirtileri     Dişte sürekli ya da zonklama şeklinde ağrı;     Sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassasiyet;     Çiğnerken ağrı;     Boyunda şişmiş lenf düğümleri     Ateş ve genel kırıklık. Apse Teşhis Eğer dişinizde sürekli ve zonklama tarzında bir ağrı varsa, çiğnerken ağrı duyuyorsanız ya da sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassassanız apseli bir dişiniz olabilir. Hafif ateş, boyunda şişmiş lenf düğümleri olabilir ve genel olarak kendinizi iyi hissetmezsiniz.   Absenin Tedavi Yöntemleri Diş hekiminize gitmeden önce, aspirin ya da başka bir ağrı giderici alarak apse ağrısını geçirmeye çalışabilirsiniz. Ya   lnız, aspirini doğrudan dişinizin ya da çevre dokunun üzerine uygulamayın. Ağzınızı saat başı ılık, tuzlu suyla çalkalamak yatıştırıcı olabilir ancak tedavi edici değildir.Geçmişte, apseli bir dişe yapılan tek tedavi, dişin çekilmesiydi Belirli koşullar altında diş çekimi yine de uygun olabilir. Ancak, günümüzde diş hekimleri genellikle apseli dişleri iyileştirmektedirler.İlk adım olarak, diş hekiminiz büyük bir olasılıkla enfeksiyonu gidermek için bir antibiyotik tedavisi uygulayacak. böylece enfeksiyonun vücudunuzun diğer bölümlerine yayılmasını önleyecektir. Rahatlamanız için ayrıca reçeteye ağrı giderici ilaçlar yazabilir.Dişinizi kurtarmak için diş hekiminiz, o bölgeyi uyuşturabilir ve daha sonra o dişin diş özü yuvasına bir delik açabilir. Bu basıncı azaltacaktır. Diş özü yuvası temizlenir, dezenfekte edilir ve hareket etmeyecek şekilde bir maddeyle doldurulur. Apseli diş temizlendikten sonra eğer şişme devam ediyorsa, diş hekiminiz aktinomikoz adı verilen bir hastalık olup olmadığını anlamak için özel bir kültür yapmayı isteyebilir.Bir sonraki adımda diş hekimi diş içine geçici bir dolgu koyacaktır. Enfeksiyon temizlendikten sonra Diş hekimi büyük bir olasılıkla sizi birkaç ay içinde tekrar görmek isteyecektir. Tekrar gördüğünde ise apsenin bıraktığı boşlukta kemik ve dokunun büyüyüp büyümediğini saptamak için dişin röntgeni çekilecektir. Eğer boşluk sağlıklı görünüyorsa, tedavi biter. Enfeksiyon devam ederse, ek tedaviler gereklidir ve diş hekimi sizi hastalıklı dokunun (zaman zaman kökün ucunu da içeren bir küçük kısım) ortadan kaldırılması için ameliyat edecek olan bir uzmana gönderebilir.    
  • Apikal Rezeksiyon
    Apikal Rezeksiyon
     Apikal rezeksiyon,kök ucunda iltihabı olan dişlerin ameliyat ile kök ucunun kesilmesi, bu bölgedeki patolojik oluşumların çıkarılması ve aynı esnada kök kök kanal veya kanallarının bakterilerden arındırılıp dondurulması işlemidir.   Apikal Rezeksiyon Diş kökünde aşırı eğrilik,perforasyon (delinme) veya kök kanalı içinde kalsifikasyon bulunması nedeniyle kanal tedavisinin tam olarak yapılamaması, Kök ucu tamamen kapanmış yani gelişimini tamamlayamamış dişlerde kök kanal temizliğinin ve dolgu maddesi uygulanmasının başarılı bir şekilde yapılamayacağı dişlerde, Kök kanalına dişin üzerinden ulaşılamadığında (kuron veya köprü protezleri yani kaplamaların varlığında) kanal tedavisi yapılamadığı durumlarda, Kök kanal tedavisi sırasında alet kırıldıysa, kırılan aletin mutlaka çıkarılması gerekiyorsa,aleti çıkarmak gerektiğinde, Dişin kök ucunda kistik oluşumların meydana geldiği durumlarda, Diş kökünün kemik içerisindeki 1/3 uç kısmının kırılması durumlarında yapılır. 
  • Protez Diş
    Protez Diş
    Protez  Diş Nedir, Protez Diş Nasıl Yapılır? Proteziniz olması, ağız hijyeni ve bakımınıza daha az dikkat edeceğiniz anlamına gelmez. Aksine dişhekiminize düzenli olarak gitmeniz protezlerinizin ömrünü artıracak ve ağız sağlığınızı koruyacaktır. Ağızda çeşitli nedenlerle estetik bozuklukların veya kaybedilmiş olan dişlerin yerine konan, kişilerin estetik ve fonksiyonel olarak ihtiyaçlarını gideren tüm yapay oluşumlar protezdir (takma diş).Genel olarak diş kayıpları, diş eti hastalıklarının tedavi edilmemesi sonucunda oluşabilmektedir. Bunun yanında bazı kazalar sonucunda da diş kayıpları meydana gelmektedir. Bu nedenle kaybedilen dişlerin yerine, fonksiyonel ve estetik olarak sağlıklı dişlerle aynı görevi görecek protezler yapılmalıdır. Diş Protezi'nin Amacı Nedir? Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken, aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümün de daha iyi olması amaçlanmaktadır. Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır. Çünkü bu şekilde yaşamlarını (bir süre de olsa) sürdürmek zorunda kalan bireyler, öncelikle gülmeyi unuturlar.Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine güven duygusunun zedelenmesine neden olur. Bu tip hastalara yapılan çeşitli protezlerle insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır.   Protez Çeşitleri     Sabit Protezler (kron-köprü benzeri yapıştırmalı protezler)     Hareketli Protezler (total ya da bölümlü protezler)     implant üstü protezler (sabit veya hareketli)   Sabit Protezler Tek kronlar (tek dişin kaplanması şeklinde) Köprüler (eksik dişlerin yanındaki dişlerle birlikte kaplanması- genelde uygulanan) İmplant üstü protezler (çeneye yerleştirilen vida ve protezler) Hareketli Protezler Total protezler (Hiç diş olmayan ağızlara uygulanmaktadır. İleriki yaşlarda kullanılır) Parsiyel protezler (Kısmen dişsiz ağızlara uygulanmaktadır. Kroşe adı verilen, dişlerin üstüne gelen kancalar veya tırnaklar kullanılmaktadır) Hasas tutuculu protezler (Yine kısmen dişsiz ağızlara uygulanan kancası olmayan metal destekli protezlerdir)   İmplant Üstü Protezler     Sabit (bir ya da birden fazla dişe uygulanan porselen kronlar)     Hareketli (tamamen dişsiz ağızlara uygulanan total benzeri protezler)  Protezlerin Temizliği Hareketli protezlerin temizlenmesi bir takım temizleme ajanları ile yapılmaktadır. Su içerisine konan efervesan tablet vasıtasıyla protezler temizlenmektedir. Eğer protez temizleme ajanı mevcut değilse diş fırçası ya da protez fırçası ile protez temizlenebilir. Bunun yanında bölümlü hareketli protezler ağızdan çıkarılıp, ağızdaki mevcut dişler temizlendikten sonra protez temizlenip yerine takılabilir. Ancak total protezlerde hastanın dişleri çıkarıp ağzını çalkalaması kafidir. Niçin protezlerinizi günlük olarak temizlemelisiniz? Aşağıdaki problemlere sebep olabilecek, plak, yiyecek artığı, ve tartar oluşumunu engellemek için günlük temizlik önemlidir: Görünüm ve estetik problemler, Ağız kokusu Protez altındaki dokunun tahriş olması (iritasyonu) Ağızda enfeksiyon. Protezlerimi nasıl temiz tutabilirim? Yemeklerden sonra, protezinizi suda yıkayarak yiyecekartıklarını uzaklaştırın. Belli öğünlerden sonra, özellikle yatmadan önce, düzenli olarak protezinizi fırçalamalısınız. Bu işlem plak ve leke oluşumunu önler. Fırçalama işleminde su ve çeşitli diş macunları veya protez bakım ürünleri kullanılır. Aşındırıcı tozlar kullanılmamalıdır. Yoksa protezin yüzeyi çizilir ve bu yüzeylerde artıklar toplanmaya ve renklenmeye başlar. Özel protez fırçaları veya normal diş fırçaları da kullanılabilir. Protezin tüm yüzeylerini temizlemeye özen göstermelisiniz. Zaman zaman protezinizi, özel protez sıvılarında bekletebilirsiniz. Kimyasal maddeye maruz kalan protezinizi yıkadıktan sonra kullanmanız gerekir. Protezin içine işlemiş lekeler ve tartarlar ancak bir dişhekimi tarafından ultrasonik araçlarla temizlenebilir. Protezi temiz tutmanın en etkin yolu, günlük fırçalama ile birlikte haftada bir kaç kez de kimyasal sıvılarda bekletmektir.
  • Çocuklarda Diş Fırçalama Eğitimi
    Çocuklarda Diş Fırçalama ...
    Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır? Bebek 6-8 aylıkken, (yani ilk dişler ağızda göründüğünde) temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişleri (en azından çiğneme yüzeylerini) temiz bir tülbent ya da gazlı bezi ıslatarak silmek, temizlemek yerinde olur.Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında ) başlanması uygundur.Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen ya da kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerini çok daha iyi temizlemek gerekir. Bu nedenle fırçalamadan sonra Anne-Babanın kontrolü iyi olur.   Çocuklar için nasıl bir diş fırçası seçilmeli? Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri   Çocuğuma dişlerini günde kaç kez fırçalatmalıyım? Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır.   Diş Fırçalama Alışkanlığının Kazandırılması, Diş Fırçalama Eğitimi Anne ve babalardan sıklıkla duyulan yakınmalardan birisi de; çocuklarının dişlerini yeterince fırçalamadığıdır. Çocukların ileriki yaşlarda bu alışkanlığı sürdürmesinin en kolay ve etkili yöntemi erken yaşlarda dişlerin fırçalanmaya başlanmasıdır. Çocuk diş hekimleri olarak; anne-babalara bu konuda önereceğimiz yöntem; bebeğinizin ilk dişleri çıkmaya başlar başlamaz dişlerin temizlenmesi olacaktır. İlk süt dişi sürdükten sonra bebeğinizin dişini temiz bir bezle veya bebekler için özel üretilmiş olan yumuşak kıllı bebek diş fırçaları ile temizlemeye başlayabilirsiniz. İlk fırçalama girişimleri oldukça zor, hatta başarısız olabilir fakat zamanla bu bebeğinizin de hoşuna giden bir alışkanlık halini alacaktır. Özellikle süt dişlerinin yeni sürmeye başladığı zamanlarda fırçalamanın düzenli olarak yapılması dişetlerine masaj etkisi yaparak bebeğinizin rahatlamasına ve diş sürme ağrılarının azalmasına sebep olacaktır. Tabii ki ilk dişlerin ağızda görülmesi ile bir çocuk diş hekimine gidilmesi ve çocuğunuzun ağzında süren ilk dişlerinin bir uzman tarafından incelenmesi de bebeğinizin ağız ve diş sağlığı sorunlarının oluşmaması için doğru bir yaklaşım olacaktır.   Çocuğuma Diş Fırçalama Alışkanlığını Nasıl Kazandırabilirim? Ailelerin bir diğer sıkça sordukları soru ise diş fırçalama esnasında diş macunu kullanımı ile ilgili kaygılardır. Genellikle bebekler ve çocuklar diş macununun tadını çok severler ve fırçalama esnasında diş macununu yutarlar. Bu sebepten dolayı 2,5-3 yaşından daha küçük çocuklarda diş fırçalanmasında diş macunu kullanılmaması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Fakat bu konuda tüm çocuklar adına bir genelleme yapmak doğru olmayacaktır. Bu sebepten dolayı bebeğinizin dişlerini fırçalarken macun kullanıp kullanılmayacağını pedodontistinize danışarak karar vermeniz yapılacak en doğru işlemdir. Unutmayın ki; çocukların fazlaca yutabilecekleri Fluorlu diş macunu onların hem dişleri hem de genel vücut sağlığı açısından sorun yaratabilir. Bebeğinize ve çocuklarınıza diş fırçalama alışkanlığı kazandırılması için  tavsiyeler: Dişlerini fırçalarken ayrı bir diş fırçası ile siz de kendi dişlerinizi fırçalayın, Ona birkaç tane diş fırçası alın. Bu fırçalar farklı renkte ve değişik çizgi roman kahramanlarının olduğu fırçalar olsun. Her seferinde başka bir fırça seçmesini sağlayın. Bu seçim onun diş fırçalama isteğini ve motivasyonunu arttıracaktır. Evde mutlaka diş fırçalama panosu oluşturun ve her fırçalamadan sonra pano üzerinde işaretleme yapın. Önce kendisinin dişlerini fırçalamasına izin verin sonra siz onun, o da sizin dişlerinizi fırçalasın. Banyoya bir kum saati yerleştirin ve her fırçalamada kum saatini ters çevirerek zaman tutun. Yaklaşık 2 dakikalık diş fırçalama yeterli olacaktır. Unutmayın ki bebeğiniz veya çocuğunuzun diş çürüğü hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Ona yapışkan özelliği olan şeker, çikolata veya bisküvi yedirin ve aynada dişlerin üzerine nasıl yapıştığını gösterin. Daha sonra dişlerini fırçalatın ve dişlerinin ne kadar güzel, temiz ve beyaz olduğunu ona aynada gösterin. Bunlara ek olarak çocuğunuzu ilk süt dişi çıktıktan sonra (6-9 ay) pedodonti uzmanına götürmeniz çocuğunuzun ağız hijyeni hakkında daha detaylı bilgi almanızı sağlayacaktır. Daha sonra yapılacak düzenli diş hekimi kontrollerinde çocuk diş hekiminin çocuğunuzun dişlerini fırçalaması veya klinik ortamında göreceği dişlerini fırçalayan diğer çocuklar, onun motivasyonunu mutlaka arttıracaktır.Unutulmamalıdır ki düzenli diş fırçalama çocuğunuzun ileride oluşabilecek diş problemlerinin önlenmesinde büyük rol oynayacaktır.
  • Aft ve Uçuk Tedavileri
    Aft ve Uçuk Tedavileri
    Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste, diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır. Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Aft genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.Aftın oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.   Aft oluşumunda hangi faktörler önemlidir?   STRES Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir.Hanımlarda premenstural  gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.   YİYECEKLER Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler aft oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır.Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen kara buğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle.de aft oluşumunu hızlandırırlar.   TRAVMA Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.   DİŞ MACUNU Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan "sodyum lauryl sulhate" ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir. Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom's of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)   SİSTEMİK HASTALIKLAR Behçet Hastalığı: Genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi, birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı aftlarla kendini gösteren bir hastalıktır. Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı aftlar görülebilmektedir.   DİĞER NEDENLER B12 vitamini ve demir noksanlığı,sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de aft oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.   Tedavi Aftlar herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. Aft sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür: Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için:     Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalır.     "2% hydrogen peroxide" solusyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile aft bölgesi temizlenebilir.     Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem aft üzerine sürülebilir.     Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solusyonla günde üç kez gargara yapılabilir,     Yemeklerden önce aft bölgesine "xylocaine" solusyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.     Aft üzerine uygulanacak "orabase", "Gly-oxide", "Cankaid","Ambesol" gibi ağız içi kremler uygulanabilir.     "sucralfate" tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.     Özellikle aftı başlangıç aşamasında "tetrasiklin" tableti suda eriterek elde edilen solusyon ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.     Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir topikal steroid "%0.1 lik triamcinalone" uygulanması ya da steroidli bir gargara "betamethasone syrup" ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.     "Chlorhexadine" gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.     "Tetrasiklin" şurup la hazırlanan 12,500 unite "nystatin", 1.25 mg "diphenhydramine", ve 0.25 mg/m "hydrocortisone" karışımı 'shotgun' solusyonu olarak kullanılabilir.   AFT (canker sores=mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters=cold sores) arasındaki farklılıklar: Aft ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok temel farklılık vardır: AFT 1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.2. Bulaşıcı değildir.3. Aftın oluşmasına virüsler neden olmaz. UÇUK 1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (blisters) şeklinde başlar.2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. Aft ağız içerisinde tüm bölgelerde olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.3. Bulaşıcıdır.4. Virüsler tarafından meydana getirilir. UÇUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR? Uçuk çıkmadan önce kendini belli eder (0-24 saat önceden); karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama hissedilir. Bunu o bölgenin kızarması, şişmesi ve daha sonra da içi sıvı dolu kabarcıkların ortaya çıkışı izler. Bu kabarcıklar konuşurken, gülerken, yiyip içerken acı ve ızdırap verir. Zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak görüntüyü bozan çirkin bir yara haline gelir.        NASIL BULAŞIR? Uçuk, ön belirtileri ile açık yaranın kapanması süresi arasında bulaşıcıdır. Uçuğu olan bir kişinin kullandığı, havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalardan ve uçuklu kişinin öpmesi sonucu bulaşır. Uçuk virüsü (Herpes simpleks) ile insan genellikle ilk defa küçükken (0-5 yaş) tanışır. Uçuğu olan aile bireylerinden birinin “Sevgi dolu” öpücüğü sonucunda uçuk virüsü vücuda girer. Çoğunlukla fark edilmeyen küçük kızarıklıklar şeklinde ortaya çıkar; ağız içi, diş etleri ve dudaklar enfekte olur. Ama kimi hassas bünyelerde ciddi enfeksiyon şeklinde görülebilir. DİKKAT! UÇUK BULAŞICIDIR!     Uçuğa dokunulmamalıdır. Dokunulursa eller çok iyi yıkanmalıdır.     Bayanlar makyajlarını çıkarırken özellikle çok dikkat etmelidirler. Kesinlikle gözlere dokunulmamalıdır.     Özellikle bebekler, çocuklar ve diğer insanlar öpülmemelidir.     Uçuklu insanın kullandığı havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalar ayrılmalı ve başkalarının kullanmasına izin verilmemelidir.     Yerken, içerken kullanılan malzemeler özellikle çocuklar ile paylaşılmamalıdır.     Uçuk ve uçuk yarasının kabuğu ile oynanmamalıdır. (Parmaklara uçuk virüsü bulaştırırken, uçuk yarasına da diğer mikroplar bulaştırılmış olur.)   NİÇİN NÜKSEDER? Uçuk virüsü (Herpes simpleks) vücuda girip ilk enfeksiyonu yaptıktan sonra o bölgedeki isnir düğümüne girip yerleşir ve istenmeyen bu misafir, vücudun zayıf düştüğü durumlarda çoğalır ve uçuk çıkar.     Stres     Aşırı yorgunluk, uykusuzluk     Aşırı güneş ışığı ve UV ışınları     Diğer enfeksiyonlar     Adet dönemi, hamilelik gibi durumlarda virüs aktif hale geçebilir.   KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?        Öncelikle uçuğun nüksetmesine sebep olan durumlardan sakınmak gerekir. Örneğin strese bağlı olarak gelişir ise; stresimizi azaltacak gevşeme tekniklerini öğrenmek. Yorgunluk ve uykusuzluk sebep ise; dinlenmek ve iyi uyumak. Güneş sebep oluyor ise; dudaklar için koruyucu krem ya da yüksek koruma faktörlü güneş yağı kullanmak ve şapka ile yüzü güneşten korumak gerekir. Tüm alınan önlemlere rağmen uçuk yine de nüksedebilir.        Ön belirtiler (karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama) hissedildiğinde o noktaya kısa aralarla antiviral bir uçuk kremini uygulamak gerekir. Uçuk ya hiç çıkmayacaktır ya da çıksa bile hafif seyredecektir. EN ETKİLİ ŞEKİLDE NASIL TEDAVİ EDİLİR?        Önceden bazı madde ve ilaçlar uçuğun verdiği rahatsızlığı azaltmak için kullanılmıştır:     Alkol ve antiseptik ilaçlar, Uçuğun üzerindeki bakteri enfeksiyonunun gelişmesini engeller     Ağrı kesici ilaçlar; Uçuğun sebep olduğu ağrıyı azaltır.     Buz uygulamak; Ağrı azaltılabilir     Oysa günümüzde etkili tedavide kullanılan antiviral uçuk kremleri, deriden geçerek uçuk virüsüne (Herpes simpleks) etki eder ve deriye zarar vermelerini engeller.           KİMLER ÖZELLİKLE RİSK ALTINDADIR?       Sık sık veya uzun süreli olarak uçuk çıkıyorsa (Örneğin tedaviye rağmen 10 günden daha uzun süre devam ediyorsa)     Uçuk, bir bebekte ya da 6 yaşından küçük bir çocukta çıkmışsa     Dudak, ağız ve burun çevrenizin dışındaki vücut bölgelerinde, özellikle de gözlerinizde, parmaklarınızda ya da cinsel organınızda uçuk çıkmışsa     Uçuk ile birlikte baş ağrısı, ateş ve kas ağrısı gibi başka şikayetleriniz varsa     Uçuk sarı renkte cerahatli ise     Bağışıklık sisteminizi baskı altına alan ilaçlar, örneğin kortizonlu ilaç kullanıyorsanız     Bağışıklık sisteminizin zayıflığı (yani bulaşıcı hastalıklarla mücadele etme gücünüzün azalmış olması) nedeniyle tıbbi kontrol altındaysanız.
  • Fissür Örtücüler (Sealant)
    Fissür Örtücüler (Sealant)
    Fissur Örtücü (Fissur sealant) Nedir? Fissur örtücüler, arka dişler üzerindeki bu oluklara uygulanan şeffaf veya beyaz renkte sıvı şeklinde plastik esaslı maddelerdir. Diş minesine yapışarak çürük oluşumuna engel olur. Sıvı şeklinde olduğundan diş yüzeyindeki bu olukların içine tamamen akarak tutunur ve böylece diş yüzeyinden herhangi bir aşındırma işlemi yapmaksızın uygulanır ve yükseklik oluşturmaz.  Fissür Örtücüler (Sealantlar) Kimlere Uygulanır? Fissur çürükleri çocuklarda ve gençlerde daha kolay oluşur, bu nedenle özellikle daimi dişleri yeni sürmüş çocuklara uygulanmalıdır.Diş üzerinde herhangi bir aşındırma işlemi yapılmadığından ağrısız bir işlemdir ve sadece birkaç dakika sürer.Bazı durumlarda ise dişin çiğneyici yüzeyinin bir kısmında çürük oluşmuştur diğer kısımlar ise sağlamdır. Bu durumda çürük olan bölgeye dolgu yapılır ve kalan sağlam fissurleri çürüğe karşı korumak için fissur örtücü uygulanır.     Azı dişlerinin çiğneme  yüzeyinde pit ve fissür denilen girinti ve çıkıntılar vardır.   Fisür örtücüler dişlerin çiğneme yüzeylerine uygulanan akıcı kıvamda sertleşen bir çeşit dolgu maddeleridirler.   Fissür Örtücüler (Sealantlar) Çürüğü Nasıl Önler? Çocuğunuz dişlerini hergün fırçalayıp diş ipi kullansa bile, dişlerin üzerindeki girinti ve çıkıntılara bu temizleme ajanları ulaşamaz.Yiyecek artıkları ve bakteriler bu girintilere yerleşip diş çürüğü oluşturma tehlikesi yaratırlar. Fissür örtücüler akışkan kıvamda oldukları için fissürlerin en derin noktasına kadar ilerlerler. Dolayısıyla fissürler tamamı ile en derin noktasına kadar kapanırissür sealantlar bu bölgeleri tıkayarak yiyecek artıkları ve bakterilerin yapışmasını imkansız kılarlar. Fissür Örtücüler (Sealantlar) Ne Kadar Süre Ağızda Kalır? Fissür örtücüler zamanla aşınabilir, buna rağmen yıllar sonra bile %85-90 oranında dişler üzerinde kaldığı yapılan çalışmalarla ispatlanmıştır. Diş gıcırdatma ve sert gıdaların sıkça tüketilmesi Fissür Örtücülerin daha çabuk kırılmasına ve dişlerin üzerinden düşmesine sebep olabilir. Fissür Örtücülerin diş minesine bağlanma kuvveti, uygulama sırasında ne kadar iyi olursa diş üzerinde kalma ömrü de o kadar uzun olur. İdeal Fissür Örtücü uygulamasında en etkili faktör çocuğunuzun uyumudur. Her şeye rağmen eğer Fissür Örtücü düşerse, çocuğunuzun dişi daha önce hiç Fissür Örtücü uygulanmamış bir dişten çok daha fazla çürüğe karşı dirençlidir. Fissür Örtücü düştükten sonra eğer 6 ay içersinde fark edilip tekrar uygulanırsa çürüğe karşı koruma devam edecektir. Tüm bu faydalarına rağmen çocuğunuz ağız hijyenine dikkat etmez ve rutin diş hekimi kontrollerine getirilmez ise dişlerini çürükten korumak hemen hemen imkansızdır. Uygulama öncesi Yüzey Pürüzlendirme Yıkama ve Kurutma       Fissür Örtücü Uygulanması Işın Uygulanması Uygulama Sonrası   Hangi Dişlere Fissür Örtücü (Sealant) Uygulanır Çürük riski en yüksek dişler olan 1. ve 2. büyük azı dişlerine genellikle uygulanır. Ama üzerinde girinti ve çıkıntı olan her dişe sealant uygulamak gerekir.   Uygulama Öncesi  ve  Uygulama Sonrası
  • Kist Operasyonları
    Kist Operasyonları
    Kist, merkezden çevreye genişleyerek büyüyen,çeper ile çevrili patolojik bir boşluktur. Kistelerin büyürken oluşturdukları basınç komşu dişlerin köklerinde rezorpsiyonuna neden olur,çok fazla büyüyen kistlerde komşu dişlerin kaybıgörülebilir. Kistler , embriyolojik gelişim sürecinde dokular içine yerleşen hücre artıklarından gelişebildikleri gibi, enfekte kök kanalından gelişen irritasyon sonucu kök ucu bölgesinde meydana gelen patolojik değişiklikler ile veya kök ucunda kistik lezyonu bulunan dişlerin çekimi sonrasıçene kemiği içinde bu lezyonun kalması sonucunda da gelişebilir. Kist ameliyatlarında temel ilke tüm kistin çeperi ile birlikte çıkarılmasıdır. Kist lezyonu ile ilişkili olmayan komşu diş kökleri korunmalı ve kist içerisinde bulunan dişlerin apikal rezeksiyon yöntemi ile ağız içerisinde kalması sağlanmalıdır. Bazı kist tiplerinde kistin kendi oluşturduğu basınçla ve gömük kalan dişlerin sürmesini sağlamak amacıyla kist içerisine diren yerleştirilir. Bu diren her hafta değiştirilerek kist içindeki basıncın azaltılmasını, kist çevresinde yeni kemik oluşumunu ve gömük kalan dişlerin sürmesini sağlar. Kist tedavisinin fonksiyonel veya estetik sorunlara yol açmaması gereklidir. Bu nedenle büyük kist boşluklarının uygun kemik greftleri ( kemik tozu ) ve membranlar (bariyer) ile rekonstrüksiyonu gereklidir. 
  • Adeziv Sistemler (Bonding)
    Adeziv Sistemler (Bonding)
    Adeziv sistem (bonding) nedir? Dişin rengini veya şeklini değiştirmek, büyütmek ya da bir kusurunu tedavi etmek amacıyla dişe yapılan ilavelerdir. Bu amaçla kullanılan malzemeler (mikrofil ajanlar), doğal dişin dış yüzeyine tutturularak şekil ve renk bozuklukları kolayca giderilebilir.  Bonding, günümüzde en çok ve en son uygulanan koruyucu dişhekimliği işlemlerinden biridir. Çoğu durumda, en az miktarda diş kaybı ile bu işlem gerçekleştirilir. Bu sistem uygulanırken ağrı hissedilir mi? Hayır! Pek çok durumda, dişi uyuşturmaya bile gerek duymadan bu işlem uygulanabilir. Doğal görünür mü? Evet! Kozmetik dişhekimliğinde yetkin bir dişhekimi tarafından yapıldığında doğal görünür.   Adeziv sistem uygulanan dişlerde zamanla renk değişimi olur mu? Mikrofil ajanlar, en ileri tekniklerle elde edilmiş olup, hemen hemen diş yapısıyla aynı özellikler taşırlar ve ancak normal dişler kadar renk değiştirirler. Yüzey pürüzlülüğü, cilalama ile en aza indirildiğinde lekelenmeye karşı dayanıklılığı artar. Dış faktörlerin sebep olduğu (sigara, çay, kola, kahve vb.) olası lekelenmeler ise, rutin diş muayenelerinde giderilebilir.   Bu sistemin uygulandığı dişler özel bir bakım gerektirir mi? Bu konuda bazı sınırlamalar mevcuttur. Çok sert nesneleri (buz, şeker gibi) ısırmaktan kaçınmalıdır. Ayrıca tırnak yeme gibi olumsuz alışkanlıklardan uzak kalınmalıdır.   Bir adeziv sistemin ömrü ne kadardır? Bu süre, kullanılan malzemenin kalitesine ve dişhekiminin becerisine bağlıdır. Son teknoloji ile üretilen malzemelerin ömrü 5 ila 10 yıldır. Bonding (adeziv sistem) uygulanmış bir dişe, daha sonra yeniden bir bonding işlemi yapılabilir.   Bu işlem pahalı mıdır? Genellikle diğer estetik işlemlere göre daha ekonomiktir. Ücreti belirleyen faktör, kullanılan malzeme ve seçilecek tedavi türüdür. Tedavi süresi ne kadar dır? Bu işlem için pek çok kez bir seans ( 15 dk- 1saat) yeterlidir. Uygulanacak seans sayısı yapılacak işleme göre değişir " Bu işlem herkese uygulanabilir mi? Evet! Hemen hemen bütün yaş gruplarına bu tedavi metodu uygulanabilir. Çocuklar, ergenlik çağındakiler, yetişkinler ve yaşlılar görünüşlerini ve gülümsemelerini bu metot sayesinde daha da güzelleştirebilirler
  • Kuronlar
    Kuronlar
    Kuron (tam kaplama) nedir ve niçin kullanılır? Hasarlı bir dişi yeniden eski haline getirmek için dişe uygulanan bir kaplamadır. Amacı dişi güzelleştirmek, sağlamlaştırmak ve korumaktır. Kuron aşağıdaki durumlarda yapılabilir, Yeterince diş desteğinin olmaması durumunda büyük bir dolguyu restore etmek için, Zayıf dişlerin kırılmasını önlemek için, Bir diş implantına üst yapı olarak, Kırık, şekli bozuk veya renklenmiş dişleri kaplamak için. Kuron kaplamalar için   Kuron kaplamalar için en uygun malzeme hangisidir? Sizin için en uygun malzemeyi seçerken, hem görüntü hem de işlev göz önünde bulundurulur. Dişhekiminiz; diş yerleşimi, dişeti dokusunun konumu, gülümsediğinizde görünen dişlerinizin miktarı, dişlerinizdeki renklenmeler ve dişlerinin fonksiyonlarını değerlendirip bu konuda bir karara varacaktır. Kuronlar çeşitli malzemelerden yapılabilir. Bunlar; altın veya daha değersiz alaşımlar, porselen (seramik), akrilik, kompozit veya tüm bunların bir kombinasyonu olabilir. Bir kuron nasıl yerleştirilir? Kronlama işlemi birkaç adımda yapılır. Dişhekiminiz, gerektiği şekilde dişiniz üzerinde hazırlık yapar, çürük kısımları varsa temizlenir ve dişin tam bir modelinin elde edilebilmesi için ölçü alınır. Elde edilen modele göre kuronunuz son halini alacaktır. Kron tamamen hazır hale geldiğinde, dişhekiminiz gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra yerine yerleştirecektir. Siz ve dişhekiminiz, görünüşünden ve konumundan memnun kaldıktan sonra kuron daimi olarak yapıştırılır. Kuronların bakımı nasıl yapılır? Dişlerinizi günde iki defa fırçalamalı ve bir defa da diş ipi ile temizlemelisiniz. Bu temizleme işlemi, bakterilerden oluşan plakları ortadan kaldıracaktır. Bu konudaki en önemli nokta diş ve dişetinizin birleştiği bölgedeki (sulcus) plakların temizlenmesidir. Kuronların kırılmasını veya zarar görmesini önlemek için, sert yiyecek ve nesneleri çiğnemekten kaçınmak gerekir. Yine her durumda olduğu gibi dişhekiminizi rutin olarak ziyaret etmeniz,  kuronların ömrünü uzatacaktır. Tamamlanmış bir kuronun görünümü nasıldır? Dişhekiminizin öncelikli hedeflerinden biri de yapay dişi, doğal dişe mümkün olduğunca benzetmektir. Bunu başarabilmek için renk, şekil, ısırma ve doğal ile yapay dişlerinizin her ikisinin de boyutları göz önüne alınır. Bu faktörlerden herhangi biri görünüşünüzü önemli ölçüde etkileyebilir. Bu işlem sonucunda, nasıl bir görünüm beklediğinizi dişhekiminizle ilk seansta konuşmalısınız. METAL DESTEKSIZ FULL (TAM) PORSELEN KURON DİŞ Önceden dişleri kesilmiş kişilere metal desteksiz (metalsiz) porselen kuronlar uygulanabilir.Zirkonyumun üzerine porselen konularak yapılan kuron (kaplama) ve köprüler Ceramic ve Zirkonyum kelimelerinin birleştirilmesinden oluşan CERCON kısa adı ile anılır. 900 Mpa dirence sahip sistem en yüksek fiziksel değerlerin yanında ışık geçirme özelliği doku uyumu ve birçok değişik endikasyonu kapsayarak dişhekimliğinde yepyeni bir dönem başlatmıştır. Kuron işlemi için hazırlanmış bir diş   Kuronun hazırlanan diş üzerine yerleştirilmesi   ...ve yerleştirildikten sonraki durumu     Tamamlanmış bir kronun kesiti (porselen diş)                      Cercon                            Metal destekli kuron   Kuronların görüntüsünü pek çok şey etkilese de en önemlisi ışığa verdikleri tepkidir. Doğal dişler ışığı geçirir. Bunun sonucu olarak da dişte derinlik ve canlılık ortaya çıkar. Metal desteksiz porselen kuronların ışık geçirme özelliklerinden dolayı, derinlik ve canlılıkları daha fazladır böylece doğal dişe en yakın sonuçlar elde edilir. FULL (TAM) PORSELEN KURONLARIN AVANTAJLARI; Metal destekli porselenler bazı ışıklarda (disko, fotoğraf makinası flaşı vb.) ağızda yokmuş gibi koyu renk bir boşluk görüntüsü verirler. Full porselenler ise doğal diş gibi her türlü ışığı geçirirler.  Full porselenler ışığı geçirdiklerinden doğal diş yapısına çok benzer bir estetik oluştururken, çok iyi yapılmış bile olsa metal-porselenlerde bir donukluk ve yapaylık vardır. Bu nedenle özellikle ön dişlerde full porselenler tercih edilir.  Metal desteksizlerde alt yapıda metal olmadığı için kuron-diş eti hizasında koyu renk bir çizgi olmaz. Daha estetik bir görüntü sağlanır.  Metal destekli porselenler mekanik olarak dişe yapıştırılırlar. Full porselenler mekanik ve kimyasal olarak dişe tutturulur. Bu yüzden metal desteklilere göre tutuculukları çok daha yüksektir.  Alt yapıda kullanılan bazı metallere karşı (nikel vb.) oluşabilecek allerji riski full porselenlerde yoktur.  Diş eti çekildiğinde, full porselenler estetik görünümlerini korurlarken, metal porselenler diş ile birleştikleri bölgede kötü bir görüntü oluştururlar.
  • Ağız Kanseri Tedavisi
    Ağız Kanseri Tedavisi
    Ağız kanserlerinin sıklığı ve ciddiyeti Ağız kanserlerinin çoğunluğu 45 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve erkeklerde oluşma olasılığı kadınlara oranla 2 kat fazladır.Ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla; dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleridir.Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir.Dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesi ağız kanserlerinin erken dönemde yakalanması açısından da önemlidir. Ağız kanserlerinin nedenleri nelerdir? Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez. Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve bazı besinlerdeki karsinojen maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı bulunmuştur. Genetik yatkınlık ta ağız kanserleri için risk faktörleri arasındadır.     Ağız kanserlerinin muhtemel belirtileri Ağız içinde veya etrafında beyaz veya kırmızı renkli alanlar Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi Çiğneme ve yutma güçlüğü Dil ve çene hareketlerinde zorlanma Dil veya ağzın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulması Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır, kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikayeti de başlar. Kişinin kendinin ağız kanserini fark etmesi güç olabilir. Bu nedenle düzenli dişhekimine gidilmesi son derece önemlidir.   Ağız kanseri riskinin azaltılması için: Sigara, pipo gibi tütün ürünlerinin kullanmayınız, tütün çiğnemeyiniz. Alkol kullanıyorsanız, aşırıya kaçmayınız. Hem alkol hem de tütün ürünlerini kullanan kişilerde ağız kanseri riski alkol ve tütün ürünlerini kullanmayan kişilere göre 15 kat artmıştır. Meyve ve sebzeden zengin diyetle besleniniz (araştırmalar bu tür diyetin ağız kanseri riskini azaltabileceğini ileri sürmektedir) Düzenli olarak dişhekimine gitmeyi ihmal etmeyiniz.   ...
  • Diş Beyazlatma (Bleaching)
    Diş Beyazlatma (Bleaching)
    BLEACHING (DİŞ BEYAZLATMA) Beyazlatma dişlerin yapısında (mine ve dentin tabakasında) oluşan renklenmeleri giderme işlemidir. Şu anda bilinen iki değişik beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan ilki hastanın kendi başına uygulayabileceği bir yöntemdir, aşamaları şöyledir: Birinci Yöntem: Hekimin ağızdan ölçü alıp, dişlerinizin üzerine takabileceğiniz ince lastik kalıpları hazırlatması, Hastanın kendisi için hazırlanmış özel kalıbın içerisine ilaç yerleştirerek bu kalıbı beyazlatılacak dişlerin üstüne günde en az 6 - 8 saat takması (tercihen uykuda), Tedavinin ortalama 1 - 4 hafta içinde sonlandırılması.   İkinci yöntem ise klinikte bir hekim tarafından yapılan beyazlatmadır ki aşağıdaki şekilde uygulanır: Ağartıcı ilaç bu işlem hakkında deneyimi olan bir hekimtarafından diş üzerine yerleştirilir. İlgili dişin üzerine beyaz renkli ışık kaynağı belli bir süre tutulur. İşlem bittiğinde sonuç hemen gözlenir. Her iki yöntemde etkin olmasına rağmen tercih, renklenmenin derecesine, tedavinin ne kadar çabuk sonlandırılmak istendiğine ve hekimin görüşüne bağlıdır.             Dişlerde istenmeyen lekeler neden oluşur? Bunun bir çok sebebi olabilir. En yaygın olanları; yaşlılık, dişleri boyayan maddelerin (kahve, çay, kola, sigara vb.) tüketimi, travmalar, eski protezler, kaplamalar, dolgulardır. Dişlerin oluşumu boyunca kullanılan antibiyotik (tetracycline) veya aşırı florit tüketimi de dişlerde renklenmelere yol açabilir.Bu durum dişin yapısından ileri gelebileceği gibi diş etkenlerin boyaması ile, gelişim çağında alınan antibiyotik ya da florür nedeni ile, yaşlılıkla, dişe gelen bir darbe nedeni ile de olabilir.   Bleaching (Beyazlatma) işlemi kimlere uygulanabilir? Hemen hemen herkese! Ancak, tedavinin etkili olamayacağı bazı durumlar vardır. Dişhekiminiz tam bir ağız içi kontrol ve teşhisi ile dişlerin bu işlem için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Dişleriniz sağlıklıysa daha beyaz ve doğal gülümseme için ideal bir çözümdür.Bleaching (Diş Beyazlatma) işlemi zor ve zahmetli midir? Hayır! Ağız sağlığı teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde dişleriniz çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabilmektedir.   Güvenli midir? Evet! Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması dişhekiminizin gözetimi altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişler ve dişetleri hiçbir şekilde zarar görmez.   Uygulama süresi ne kadardır? Genelde, ilk uygulamada beyazlama başlar. Ancak, ideal görüntüye ulaşmak için, uygulamanın 10 – 14 gün devam etmesi gerekir.   Dişler beyazladıktan sonra eski haline döner mi? Dişler her zaman için eskisinden daha beyaz olacaktır. Ancak, hastaların alışkanlık ve ağız bakımına bağlı olarak yılda bir – iki kez pekiştirme tedavisi gerekebilir.   Özetle bu tedavinin başarılı olabilmesi için neler önemlidir?     Kullanılan ilacın markası ve içerği     Bu konuda deneyimli bir hekimin tedavisi altında olmanız     İlacın kullanılma şekli ve tedavi süresi
  • Lazer Diş Hekimliği
    Lazer Diş Hekimliği
    Lazer (Laser) dişhekimliği nedir? Lazer uygulamaları, 60'lı yıllardan beri tıp alanında kullanılmaktadır. Yakın zamana kadar dişhekimliği alanında sadece diş beyazlatma  ve yumuşak doku operasyonlarında kullanılan lazer enerjisi, günümüzde daha geniş alanlarda kullanılır hale getirilmiştir. Atomize su spreylerinin, lazer enerjisi ile birleşmesi sonucunda elde edilen hidrokinetik enerji prensibi ile çalışan yeni diş lazeri ile hem sert doku (diş minesi-insan vücudundaki en sert yapı), hem de yumuşak doku (damak) işlemleri rahatlıkla yapılabilmektedir. Bu uygulamalardan bazıları, diş çürüklerinin temizlenmesi, kanal tedavileri, diş dolguları, çene kemiğinde ve dişetinde  her çeşit cerrahi işlemler, dişetinin şekillendirilmesi, estetik diş tedavileri,  hassas dişlerin hassasiyetinin giderilmesi, koyu renkli diş etlerinin renginin açılması, uçuk ve aft tedavileridir. Bunun yanında implant tedavisi uygulamalarında lazer teknolojisi ile cerrahi işlem aşamaları basitleşmekte ve tedavi genelinde zaman kazanılmaktadır. Sert dokuda, titreşim yapmaması, küçük müdahalelerde anesteziye gerek duyulmaması sebebiyle laser uygulamaları, diş hekimi korkusu olan her yaş grubu hasta için tercih edilebilir. Yine yumuşak dokuda, kanamasız operasyonlar yapılabilmesi ve iyileşmenin çok hızlı olması büyük avantajlarındandır. Özellikle çocuk hastaların tedavisinde önemli kolaylıklar sağlar. Gücü ayarlanabilen lazer ışınının çürük dokuyu seçici davranması az madde kaybıyla tedavinin tamamlanmasını mümkün kılar.Dişhekimliğinde Lazer UygulamalarıPorselen laminat veneer hazırlığında diş yüzeyini mükemmele yakın pürüzlendirmesi, yapılan restorasyonun tutuculuğunu %100 etkiler.Lazer dişhekimliği, genelde tedavi sürecini kısaltarak, daha az çaba ile daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlar.Lazer uygulamaları ile halk arasında lazerli dolgu diye bilinen ve bir ışık kaynağı ile sertleştirilen kompozit dolgu uygulamaları birbiriyle karıştırılmamalıdır. Lazer Uygulamasının Avantajları ve Kullanım Alanları;     Yeni nesil diş lazeri ile dişe ve diğer dokulara temas etmeden çalışmak mümkündür. Bu sayede ısı titreşim ve sürtünmeye bağlı ağrı oluşmayacağı için dişi uyuşturmaya gerek kalmayabilmektedir. Lazer ışını, cihazın ucundan çıkan suyla birleşerek (hidrokinetik enerji) dokuya iletilir.     Implant tedavi uygulamalarında, üst yapının (sabit diş) yapılabilmesi için gerekli olan cerrahi uygulama (diş etinin açılarak implantın ortaya çıkarılması) lazerle daha da basitleşmekte ve zaman kazanılmaktadır.     Lazer kullanılan bölgelerde % 100 dezenfeksiyon ve sterilizasyon sağlandığı için tekrar enfeksiyon oluşması ve çürük başlaması riskleri ortadan kalkmaktadır.     Lazer ile yapılan cerrahi uygulamalarda, işlem esnasında neredeyse hiç kanama olmamaktadır. Her cerrahi uygulama sonrasında ortaya çıkabilecek komplikasyon, şişme ve rahatsızlık olasılıkları azalmakta ve daha hızlı bir iyileşme sağlanmaktadır.     Lazerli diş beyazlatma işlemlerinde çok kısa sürede daha iyi sonuç almak mümkündür.     Dişetlerinde genetik olarak aşırı derecede mor renklenme (hiperpigmentasyon) bulunan hastalarda 3 veya 4 seansta lazer ile soyma (peeling) yapılarak, bu sorun ortadan kaldırılabilmektedir.     Yumuşak doku ve dişetindeki yaraların tedavisinde de kullanılır.  Ağız içinde oluşan fibromalar (dokulardaki zararsız patalojik büyümeler) lazer ile ortadan kaldırılabilir.      Estetik diş hekimliği uygulamalarından porselen lamineler, empress kuronlar ve procera kuronlar yapıştırılmadan önce diş yüzeyine lazerle aşındırma yapılabilmekte ve bu işlem kronların düşme riskini azaltmaktadır. Dişhekimliğinde Lazer Kullanımı ile Genel Bilgi   Lazer in çeşiti kullanılan kristalin cinsine göre isim alarak değişmektedir. lazer cihazında kullanılan bu kristaller lazere sadece ismini vermekle kalmayıp lazerin dalga boyunuda belirlemektedirler. Dişhekimliğinde ağırlıklı olarak kullanılan lazerler Sırası ile Nd YAG lazer , diode lazer. Erbium lazer, CO2 lazer ve KTP lazer olarak sıralanabilirkullanım alanları lazerin dalga boyuna göre değişmektedir. Nd YAG lazerler Dişhekimliğindeki en başarılı lazer Nd YAG lazerdir daha çok sterilizasyon amaçlı kullanılan bu lazer kanal tedavisi de kanal sterilizasyonunda yada diş eti tedavisinide kullanılmaktadır. İyileşmesi oldukça güç olan apseler inatçı enfeksiyonlar iyileşmeyen kanal tedavileri diş eti problemleri hep Nd YAG lazer sayesinde şifa bulmuştur. NdYAG lazerin çalışma presibi: 1064 nm olan özel dalga boyu sayesinde dişhekimliğinde sıkça enfeksiyonlara sebep olan bakterilerin renkleri (kahverengi yada buna yakın renkler) tarafından emilmekte ancak diğer dokular tarafından emilimi olmamaktadır kısaca bu lazerin etki aralığı sadece bakteriler üzerine olmaktadır bu şekilde hızlı bir iyilişme etkisi görülebilmektedir. Bu lazerin etki mesafesi yaklaşık olarak 1 mm civarında olduğu için sadece diş ve içindeki dokulara etki etmekte ancak çevre dokulara hiç bir olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Diode lazer Nd YAG Lazer ile benzer şekilde çalışmaktadır ancak bir lazer kristali yerine bir diode lambası barındırdıkları için maliyeti Nd YAG lazerle göre daha düşüktür bu sebepten diş kliniklerinde nisbeten daha yaygındırlar doku içinde 0.5 mm gibi Nd YAG lazerin yarısı kadar etki, mesafesi vardır diğer bir dezavantajı kullanım sırasında yüksek ısı açığa çıkardıkları için dokular da hasara sebep olabilir Kullanan hekim tarafından dikkatli kullanılmasında fayda vardır.  Erbium Lazer Erbium kristali barındırmaktadır daha çok acısız çürük temizlemede kullanılır Çürük diş dokusunun renginin lazer tarafından seçilmesinde dolayı Ablasyon denilen etkisi sayesinde çürük dokusunu uzaklaştırırken sağlam dokuya etkisi daha az aşıdırarak sadece çürük üzerinde etki gösterir. Bununla beraber eski dolgu maddelerini sökerek kaldırma konusunda etkisisizdir yada dişe dolgunun tutunmasında yeterli şekli verememektedir. Yüksek derecede hasta konforu sağlar. Çalışma derinliği çok düşüktür    CO2 lazer Daha çok cerrahi işlemlerde dokuyu kesmek amacı ile kullanılır. Ancak cerrah tarafından kullanılırken dikkatli kullanılmak durumundadır bu lazerin yaptığı kesilerin iyileşmesi oldukça yavaştır. Kesi yüzeyinde karbonizasyon denilen bir etkiye sahiptir. Uzman eller tarafından kullanılmalıdır.   KTP lazer Aslen Nd YAG lazer olup kristalin önüne gelen bir filtre ile dalga boyu değiştirilmiştir. Etki mekanizması Nd YAG ile hemen hemen aynıdır Uygulamada en önemli farkı implant çevresinde uygunlamazken özel bir beyazlatma yeteneği vardır . KTP lazer ile yeşil ışık kullanılarak yapılan beyazlatmalar Mavi ışıklı halojen beyazlatmaya göre çok daha etkilidir. Bu dalga boyu böbrek hastalarında yada prostat da da kullanım yeri bulmuştur.

    


Dental İmplant (Diş Ekme)

Günümüzde diş implantları, tartışmasız olarak doğal dişlere en iyi alternatiftir. Geleneksel köprü ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlarken, yüzünüzde doğal bir görünümü...

Devamını Oku...

Merak Ettikleriniz?

Zirkonyum Diş Uygulaması

Estetik dişhekimliğinde gün geçtikçe metal içeren porselenlerden vazgeçiliyor. Daha sağlıklı daha estetik ve daha direçlilik gibi istediğimiz tum özelliklere sahip olan bu sistemde alt yapı olarak...

Devamını Oku...

Sınırlı Sorumluluk Beyanı :

dishekimim.com'un içeriği, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut tedavinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez. hekimim.com'un içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir. Ayrıca site içindeki tüm bilgiler, Ankara; İstanbul ve Manisa’da faaliyet gösteren 3 ayrı kliniğin bilgi paylaşımı yaptığı, diş sağlığı ve tedavisi konusunda genel bilgi ve dokümanları içeren bir sitedir. Sitede kanun içeriğine aykırı ilan ve reklam yapma kastı bulunmamaktadır.

Copyright © 2003-2013. Tüm Hakları Sakldır.Hits